"SAHURA KALKILMASA DA AYNI DURUM OLUR"
Sahura kalkılmamasının da uykunun kesintiye uğramaması için bir çözüm olabileceğini belirten Fırat ancak bu durumda da vücudun uzun süreli aç ve susuz kalmasının fizyolojik olarak metabolizmayı etkileyeceğini, yine gün içinde uykuya meyili tetikleyeceğini anlattı.
"İFTAR VE SAHURDA YENİLENLER DE ÖNEMLİ"
Oruç süresinin bitimi olan iftarda ve daha sonrasında ise sahurda yenilecek yemeklerin de önemini vurgulayan Fırat, şu bilgileri verdi:
"Kısa sürede ve miktar olarak fazla yenecek yemeklerin, özellikle karbonhidrat ve yağlı yiyeceklerin tüketilmesi ile metabolizma zorlanacak, aşırı insülin salınımına neden olacaktır. Bu durum idrar çıkışını artırabilir, normalden daha sık tuvalete gidilebilir. Yine, aşırı yemenin terlemeye katkıda bulunduğu, varsa reflü şikayetlerinin arttığı, hatta buna bağlı öksürük problemlerinin de açığa çıktığı ve tüm bunların uyku bölünmelerine yol açtığı bilinmektedir. Uykuda nefes durması (uyku apnesi) hastalığı olan kişilerin de özellikle ramazan aylarında aşırı yemekten kaçınmaları ve mutlaka cihazlarını kullanmaları önerilmektedir."
"AŞIRI ÇAY, KAHVE TÜKETİMİ UYKU PROBLEMİNE NEDEN OLABİLİR"
Doç. Dr. Fırat, iftar sonrası aşırı çay, kahve gibi uyaranların tüketiminin de uykusuzluk problemi olan kişilerde sorun yaşatabileceğine işaret ederek, "Bu durumda uykuya dalma süresi gecikmekte, uykuyu idame ettirme çabası zorlaşmaktadır. Her iki durumda da uyku kalitesi bozulmakta, ertesi gün yaşam kalitesi etkilenmektedir." ifadelerini kullandı.
Bütün bu durumların geçici olacağı, daha sonrasında da uyku hijyenine dikkat ederek yeterince uykunun alınması sonucu yaşam kalitesinin normale dönmesinin beklendiğini kaydeden Fırat, şikayetlerin uzaması durumunda ise uyku bozuklukları konusunda uzmanlara danışılarak destek tedavisi almak gerekebileceğini kaydetti.