Kızını öldürme kastıyla hareket etmediğini kaydeden tutuklu sanık S.Y., “Siz beni önceden tanısaydınız, böyle bir şeyi asla yapmayacağımı bilirdiniz. Ben sadece 2 çocuğum için yaşadım” diyerek gözyaşı döktü.
Sanık Avukatı Olcay Göçüm ise, maktulün annesini iki kez bıçaklamış olması sebebiyle müvekkili hakkında meşru müdafaa hükümlerinin uygulanması gerektiğini kaydetti.
Sanık karısından şikayetçi olmadığını belirten müşteki baba H.Y.’nin de katıldığı duruşmada mahkeme heyeti karar için kısa bir ara verdi. “Yakın akrabayı öldürmek” suçundan müebbet hapis cezasına çarptırılan S.Y., suçun tahrik altında işlenmesi sebebiyle cezası önce 20 yıla düşürüldü. Ardından mahkeme heyeti, sanığın duruşmadaki iyi hali ve sabıkasız oluşu sebebiyle 16 yıl 8 ayda hapiste karar kıldı.
Sanık avukatı Olcay Göçüm, mahkemenin verdiği karara saygılı olduklarını ifade ederek, “Fakat müvekkilim hakkında meşru müdafaa hükümlerinin uygulanması gerektiğini düşünmekteyiz. Sanığın tahliyesini talep ederek, duruşmalı olarak temyizde bulunacağız” dedi.
Bilindiği gibi tam bir aile dramının yaşandığı ilk duruşmada gözyaşlarına boğulan anne S.Y., esrar kullanan kızını tedaviye ikna için elinden geleni yaptığını ifade ederek, “Onu ikna etmek için ne isterse yaptım. İstediği zaman yatağına girer onunla uyuyup uyanırdım. Kızının evli bir adamla ilişkisi olduğunu öğrenince şoke oldum. Onu sinirlendirmemek, kızıp gitmesinin önüne geçmek için hep iyi davrandım. O gece yanında yattım. Mesaj kutusuna girip okudum hiç gelen mesajı yoktu. Onun gönderdiği toplam 248 tane mesaj vardı. Çoğu cinsel içerikli hem evli olan adama hem de erkek arkadaşına atılmıştı. Hemen abdest alıp kızımın odasında namaz kılıp Kur’an-ı Kerim okudum. Kızımın ilişkisi olduğu evli adamı aradım. Kızımdan uzak durması için ona yalvardım. Kızım her gün "BTSO’da çalışıyorum" diye 1.5-2 yıldır işe gitti. Ama hiç öyle bir yerde çalışmamış. Olay günü kızım, mantı ve taze fasulye yemek istediğini söyledi. Ona mantı yapacaktım. Yanıma gelip benden 50 lira istedi. Ne yapacağını sorduğumda uyuşturucu alacağını söyledi. Ben de vermeyeceğimi belirttim. Odasına gitti. Biriyle telefonla konuşuyormuş. Bana seslendiğini sandım. Kiminle konuştuğunu sordum. Yanıma geldi, soğan bıçağını alıp, ‘Bana para veriyor musun vermiyor musun?” diye sordu. Vermeyeceğimi söyleyince bıçağı baldırıma sapladı. ‘Kızım sen ne yapıyorsun? Bak bacağımdan kanlar geliyor’ dedim. Bir kez daha bıçağı sapladı. Sen ne biçim annesin deyip ağza alınmayacak küfürler ediyordu. İtiş kakış oldu. Elimde merdane varmış. Neden eline değil de kafasına vurdum bilmiyorum. Şoktaydım, ne yaşadığımızı hatırlamıyorum” diye konuşmuştu.