Hiçbir not ve değerlendirmenin evlat sevgisinin üzerinde olamayacağını belirten Milli Eğitim Müdürü Fatih Bilican, “2016-2017 eğitim ve öğretim dönemi 9 Haziran 2017 Cuma günü sona erecek. Anaokullarından 4 bin, İlkokullarda 17 bin 155, ortaokullarda 17 bin ve liselerde 14 bin olmak üzere toplam 52 bin 155 öğrenci karne alacak. Çocuklarımız okulda gösterdikleri performansın karşılığını karnede görecekler. Böylece kendilerini değerlendirme fırsatı elde edecekler” dedi.
BAŞARI BEKLENTİSİ ÇOK FAZLA
Müdür Bilican konuşmasına şöyle devam etti: “Maalesef günümüzde anne ve babanın çocuk üzerinde başarı beklentisi çok fazla. Ailenin bu beklentisini zamanla çocuk üzerinde kaygı ve başarısızlığa sebep olan duyguları geliştirmektedir. Birçok öğrencinin yaşadığı sorun ise karnesindeki kötü notlar ve ailelerinin bu duruma göstereceği tepki. Aileler, çocuklar ile öyle bir güven bağı kurmaya çalışmalı ki, çocuk karnesi kötü olduğunda anne ve babadan bunu saklama ihtiyacı hissetmesin. Sorunlar hakkında anne ve baba ile rahat konuşabilsin. Kötü karne geldiğinde cezalandırma ve tehdit uygun bir davranış biçimi değil. Kötü bir karneye bir şans, hem de uyarı olarak bakmak lazım. Bu durum hem çocuk hem de veli için geçerli. İnsanlar, ‘Ben çocuğumla ne kadar ilgilendim?´ diyebilmeli. Başarıyı arttırmak için çözümler aranmalı ve tedbirler alınmalı. Günümüzde birçok aile çocuklarına hala zayıf noktalarından dolayı şiddet uyguluyor, onları cezalandırıyor. Karnesinde zayıf olan öğrenciler ise bu durum karşısında karne sendromu yaşıyor. Karne sendromu; öğrencilerin başarısız olduğu dersler karşısında ailenin vereceği tepkilerden korkması ve psikolojik olarak etkilenmesidir. Kötü notlar karşısında öğrencilerin yaşadığı şaşkınlık, korku, endişe nedeniyle birtakım depresif davranışlar sergileyebilir, aileden ve okuldan uzaklaşabilir. Dolayısıyla ailenin zayıf bir karne karşısında göstereceği tutum, öğrencilerin gelecekteki eğitim ile okuldaki başarısını artırır. Zayıf bir karnenin sorumluluğu sadece öğrenciye yüklenmemelidir.”
KÖTÜ BİR KARNENİN ARKASINDA BİRÇOK NEDEN VAR
“Aile içerisinde yaşanan sorunlar, çocuğun arkadaş çevresi, dikkat eksikliği, öğrenme güçlüğü ve depresyon gibi birçok sorun zayıf bir karnenin alt sebepleri olarak incelenebilir. Ayrıca öğrencinin gelişim sürecinde olması da derslerdeki başarıyı düşürürken, algılarının başka yerlere kaymasına sebep olabilir. Çünkü bu süreçte kişi kendini tanımaya ve biyolojik olarak benimsemeye çalışır. Çevresi ile iletişim halinde olduğu için derslere olan ilgisi de azalmış olabilir.”
PEKİ EBEVEYNLER ÇOCUKLARA NASIL DAVRANMALI?
“Anne ve babalar çocuklarının karnesi karşısında tepkilerini kontrol etmelidir. Ebeveynler başarısızlığın sebeplerini incelemelidir. Bu duruma göre okuldaki rehber öğretmenle ya da bir uzmanla ile çeşitli metotlar geliştirilerek başarı düzeyi artırılabilir. Çocuğunuzu dinleyin ona birey olarak davranın ve yaşadığı sorunları küçümsemeyin. Öğrencinin notlarını başka ailelerin notlarıyla kıyaslamayın. Bu durum çocuğu rencide ederek, aileden ve okuldan uzaklaşmasına yol açar. Baskıcı davranışlar sergilemeyin. Örneğin derslerine çalış, yoksa seni okuldan alırım, bir daha kötü karne ile eve gelme gibi cümlelerden kaçının. Bu tarz cümleler çocuğun derslerindeki başarısını artırmaz, aksine depresyona girmesine sebep olur. Dolayısıyla öğrencinin başarısı düşer. Öğrencinin yeteneklerini keşfedin ve bu yetenek doğrultusunda çocuğunuzu yönlendirin. Öğrenciyi ders notlarından dolayı eleştirirken yapıcı olmaya çalışın fakat kötü olan dersleri içinde onu özendirici aktiviteler geliştirin. Başarısızlığını yüzüne vurmak yerine ona inandığınızı gösterin. Başarışı olacağına onu ikna edin. Başarılı bir karne getiren öğrenciyi de ödüllendirin fakat bu durumu abartmayın. Büyük hediyeler için değil, dersleri severek çalışmasını sağlayın. Hediye seçeneklerinizi, okul başarısına katkı sağlayacak objelerden seçmeniz daha sağlıklı olacak. ‘Zaten bu senin görevin´ gibi sert cümleler yerine, ‘Bir öğrenci olarak üzerine düşen görevi çok güzel bir şekilde yerine getirdin. Tebrik ediyorum, bu bizi mutlu ediyor´ demek daha pozitif bir yaklaşım olabiliyor.”
AŞIRI TEPKİLERDEN KAÇININ
Aşırı abartılı tepkilerden de kaçınılması gerektiğini ifade eden Fatih Bilican, “Zaten sen dünyanın en zeki, en akıllı en başarılı çocuğusun. Başka türlü bir karne beklenemezdi´ dibi realiteden uzak, abartılı ve beklenti düzeyi yüksek söylemlerden kaçının. Tatilde öğrencilerin oyuna ayırdıkları zaman kadar okumaya da zaman ayırmalarını sağlayın. Öğrenme kayıplarına engel olunmalıdır. Böylece hem başarısızlığın önün geçilmiş olur, hem de öğrenci dinlenme fırsatı bulur. Bu konuda, iyi hazırlanmış tatil kitapları ve yardımcı kitaplar yararlı olur. Bilgisayar kullanma ve televizyon seyretme konusunda veliler ve öğrencileri öğretmenlerin tavsiyelerine uymalılar. Televizyon ve bilgisayar karşısında gereğinden fazla zaman harcamak, çocukların ruh ve beden sağlıklarını olumsuz etkiler. Okul başarısının çocuğun hayat başarısı olmadığını unutmayın ve kötü karneyi cezalandırmak yerine nasıl düzeltilebileceği üzerinde durun” şeklinde konuştu.