Özpaş Düğün Salonunda düzenlenen konferansa CHP İlçe Başkanı Necmi Demir, Vatan Partisi İlçe Başkanı Hasan Hüseyin Ferah, ADD İnegöl Şube Başkanı Birol Atay ve yönetim kurulu üyeleri, dernek üyeleri ve vatandaşlar katıldı.
BU REFERANDUMDAN HAYIR ÇIKACAK
Saygı duruşu ve İstiklal marşının okunmasının ardından başlayan konferans öncesi konuşan ADD İnegöl Şube Başkanı Birol Atay, “Mevzu vatansa, gerisi teferruattır. Biz birlikte olursak bu referandumdan hayır çıkacak ve bunu başaracağız. Biz ADD olarak genel merkezin vermiş olduğu program dahilinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu çalışmalar kapsamında emekli Tuğamiral Türker Ertürk beyi davet ettik. Sağ olsun bizleri kırmadı ve programımıza katıldı. Kendisiyle beraber işyerlerini ve Ortaköy Mahallesini ziyaret ettik. Bugünde burada ‘Yeni Anayasa ve Türkiye´yi bekleyen tehlikeler´ konulu konferans verecek. Konferansımıza katılan herkese teşekkür ediyorum” dedi.
BATIDA, ÇAĞDAŞ DÜNYADA BUNA HIRSIZ DENİR
Konferansın konuşmacısı emekli Tuğamiral, Araştırmacı-Yazar Türker Ertürk ise, “2002-2003 yılları arasında Londra´da görevliydim. Silahlı Kuvvetler ve Deniz Ateşesiydim. Aynı zamanda diplomatik misyon içinde sevilen bir insan olduğum için diplomatik misyonun sekreterliğini yaptım. Bir Türk ve bir Müslüman ilk defa böyle bir görevi aldı. Bir sürü sosyal faaliyetler yapıyoruz. Görevimizi devam ettirirken, Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli oldu. Bizde yaptığı hizmetler karşılığında bir hediye alalım istedik. Bizim için hediye almak çok kolay. 200´ye yakın diplomatik misyonda görevli yabancı var. Herkesten cüzi para bile toplasak, en iyi hediyeyi alabiliriz. Karar verdik ve kraliyete biz Deniz Kuvvetleri Komutanına hediye alacağız dedik. Dediler ki, ‘Her istediğiniz hediyeyi alamazsınız. Alacağınız hediye 50 poundu geçemez. Aldığınız hediyenin de faturasını bize getireceksiniz.´ İngiltere´de bir devlet görevlisi 50 poundun üzerinde bir hediyeyi kabul etme şansı yok. Bizim ülkemizde bir Bakan 800 bin lira değerinde kol saati aldı. Bu hediyeyi kardeş kardeşe vermez. 800 bin liralık kol saatini kim, kime verir? Hırsızlık için. Yani siz devlet görevlisisinizdir, Bakansınızdır, birileri soyabilmesi için size 800 bin liralık kol saati verir. Bu olay sizlerin gözünüzün önünde oldu. Para verdiler ve devleti soydular. Hangi iktidar zamanında oldu? Bunların zamanında oldu. Bunların evinde para sayma makineleri yok muydu? Bunların hepsi Türk halkının gözünün önünde olmadı mı? oldu. Batıda, çağdaş dünyada buna hırsız denir. Bunlar işledikleri günahın küçük bir bölümü” dedi.
TÜRKİYE´DE REJİM DEĞİŞİKLİĞİ PEŞİNDELER
16 Nisan´da referandumun oylanacağını ifade eden Ertürk, “18 maddeden müteşekkil. Mecliste yangından mal kaçırır gibi alelacele orada onaylattılar. Halkı dahi bilgilendirmiyorlar. Niçin? Çünkü ayıp yaptıklarını, suç işlediklerini bilincindeler. 18 madde ama esasında 50´ye yakın maddeyi ilgilendiriyor. Özetle Türkiye´de rejim değişikliği peşindeler. Tek adam rejimi getirmeye çalışıyorlar. Bir devlette en önemli erkler, yasama, yürütme ve yargı. Yeni düzende bunların hepsi Cumhurbaşkanına, Başkana bağlanıyor. Yani yargı da onun emrinde, yürütme de onun emrinde, yasama da onun emrinde. Başkanlık sistemiyle yönetilen Amerika´da Trump´u gördünüz. Bir uygulama yaptı, Müslüman 7 ülkenin vatandaşlarına Amerika´ya giriş yasağı koydu. Mahkeme iptal etti. Yani dedi ki, yargı milli iradede hukuksuzluk yapıyorsan engelleyebilir. Şimdi eğer o yaşadığımız olay Türkiye´de olsaydı, Cumhurbaşkanımız kürsüye çıkıp bağırıp çağırmaz mıydı, ‘Milli iradeyi engelliyorsunuz´ diye. Hatta paralelci diye onları hapse attırmaz mıydı? Attırırdı” dedi.
YENİ DÜZENDE TEK ADAM SİSTEMİ VAR
Emekli Tuğamiral, Araştırmacı-Yazar Türker Ertürk konuşmasına şöyle devam etti: “Yeni düzende diktatörlük sistemi var. Yeni düzende faşist bir düzen var. Meclisi üye sayısı 550´den 600´e çıkarılıyor. Dolgun maaş, özlük hakları ama işlevsiz kılınıyor. Yeni sistemde istediği kadar başkan yardımcısı seçebilir. İsterse dedesini, ninesini, oğlunu, damadını, amcasını, dünürünü herkesi yapabilir. Sayısı bile belli değil. Aynı zamanda bürokrasiyi, yüksek yargı üyelerini atama şansına sahip. Aynı zamanda Türkiye için kimin düşman, kimin dost olduğuna karar verme yetkisi var. Ve savaş açma yetkisi var. Bu bir felaket. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir kepazelik olamaz. Ancak muz ve hurma cumhuriyetlerinde olur. Bu kadar yasama, yürütme ve yargı yetkisi tek adama verilemez. Osmanlı´da padişahlara verilmeyen yetkiyi, Cumhurbaşkanına vermek üzere 16 Nisan´da sizlere oylatıyorlar. Bunlarda devamlı yalan söyleme hastalığı var. Bunlar yalancı. Diyorlar ki, gelişmiş ülkeler başkanlık sistemiyle yönetilir. Dünyanın en gelişmiş 10 ülkesine bakıyoruz; sadece bir tanesi başkanlıkla yönetiliyor. Demek ki yalan söylüyorlar. ABD başkanlıkla yönetiliyor. Orda da keskin, salt kuvvetler ayrılığı var. Başkan karar veriyor, meclis iptal ediyor. Başkan karar veriyor, mahkeme iptal ediyor. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan parlamenter sistemin bile çok salt olmayan kuvvetler ayrılığından devamlı şikayet ederken, yargıya ‘Siz milli iradeyi engelliyorsunuz´ diye bağırıp çağıran bir düzenden bahsederken, şimdi biz burada gelişmişlikten bahsedebilir miyiz? Asla. Aynı zamanda en az gelişmiş son 10 ülkesine bakıyoruz; hepsi başkanlık sistemiyle yönetiliyor. Demek ki söyledikleri yalan.”