İnegöl'ün yaşam portalı

Çanakkale Zaferi 102. Yılında

İNEGÖL HABERLERİ

 18 Mart Çanakkale Savaşı Zaferinin 102. Yıl kutlamaları kapsamında İnegöl Meslek Yüksekokulu öğrencileri anlamlı bir program gerçekleştirdi. 

Saygı duruşu ve istiklal marşının ardından konuşma yapan Uludağ Üniversitesi İnegöl Meslek Yüksekokulu Müdür Yardımcısı Öğr.Gör. Tolga Bahadır Şimşek, “18 Mart hafta sonuna denk geldiği için öğrenci arkadaşlarımızla bu çalışmayı hayata geçiriyoruz. Bu günlerin anlam ve önemli çok büyük. ” dedi.
Programa konuşmacı olarak katılan İlim Yayma Cemiyeti Yurt Müdürü Sakin Aytekin, “Bizlerin geleceği sizlersiniz. Siz gençliği sağlam temeller üzerine oturtamazsak hem tarihimizi hem de geleceğimizi sağlam zemin üzerine oturtamayız” şeklinde konuştu.

Aytekin; “Ecdad yeni bir savaştan çıkmış, kan gövdeyi götürmüş. Vatan ve toprak son anda dış güçlerin ellerinden söke söke alınmış ve yeni bir devlet, yeni bir sistem, yeni bir güç doğmuş TBMM’de. Bu geçmişi yaşayan insanlar Akif’ler, Hasan Basri’ler, Mustafa Kemal’ler, İsmet İnönü’ler hepsi meclisteler. Beğeniriz ya da beğenmeyiz ama bizim örfümüzde, inancımızda, tarihimizde devlete başkaldırma yoktur, yaşanmamıştır. Yaşananlar da azınlık gruplardır. Millet olarak devlete başkaldırmamışızdır çünkü emre itaat, devlete itaat dinimizin emridir.”

“O GÜNKÜ MECLİS BU GÜNKÜ GİBİ ÇAPULCULARLA DOLU DEĞİL”
“Ödüllü bir yarışma başlatılmış, yüzlerce adet şiirler ve marşlar yazılmıştır. Hiçbiri beğenilmez. Mehmet Akif şiir yazmamıştır. ‘Karşılığı olamaz benim yazacağın şiirin, benim ecdadım bacak, kol, gövde bırakırken ben onun yaşadığı hayatı para karşılığında satırlara dökemem’ der ve yazmaz. O günkü meclis ilk meclis, bugünkü gibi çapulcularla dolu değil… O gün hakikaten kumandanlar, müfessirler, âlimler, büyük adamlar, cephenin ön saflarında bizzat savaşmış, şimşek gibi yağan mermilere kucak açmış adamlar vardı. Hasan Basri Çantay, Mehmet Akif’in çok samimi meclis sıra arkadaşıdır. Konuşmalar olurken Hasan Basri, Mehmet Akif’in ruhunu tanır. Eline bir beyaz kalem alır, şiir yazıyormuş gibi karalar. Mehmet Akif’in dikkatini çeker. Ne yaptığını sorunca; diğer şiirler beğenilmemiş, para ödülü de kalkmış, onun için şiir yazıyorum demiş. 48 saat sonra o 10 kıtalık 571 hece, 1453 harften oluşan İstiklal Marşı yazılır. Bunun karşılığında verilecek olan paradan haber yok. Sonra para teklif ettiklerinde onu almaz. Kolay yazılmadı.”

“HAFİFE ALINACAK BİR MARŞ DEĞİL!”
“İstiklal Marşı ilk bestelendiğinde 7 sene Türk Sanat Musikisi gibi okunur. Sonra bugünkü orijinalliğinde Zeki beyin bestelediği şekilde kabul edilir. 12 Mart 1921’de de İstiklal Marşı meclisten kabul edilerek geçmiş ve bugünlere kadar gelmiştir. Bu marşı ayakta okurken boşuna okumuyoruz. Küçük görülecek, hafife alınacak bir marş değil, bu marşın bedellerini siz, babanız değil ama dedeleriniz ödedi Çanakkale’de, Balkanlar’da, 1. Dünya Savaşı’nda. Bizim ecdadımız ödedi…”

ÇANAKKALE RUHUNU TAŞIYAMAZSAN GELECEĞE AKTARAMAZSIN
“Tarihinize bir bakın. Hepiniz Çanakkale’ye turlar düzenliyorsunuz, oluk oluk insanlar akıyor, çok güzel bir duygu ama çoğumuz denizi, orman havasını, 1-2 arkadaşla eğlenmeyi düşünerek Çanakkale gezisi yapıyoruz. Çanakkale 1 günde gezilecek, 1-2 saat yaşanacak bir yer değil. Koca Seyit’in yaşadığı an, sadece Eceabat köşesine gidip de topun önünde fotoğraf çektirip sanal ortamda paylaşmak değildir. Seyit Onbaşı’nı yaşamak lazım. Seyit Onbaşı o topu nasıl kaldırdı, nasıl o toprağın altından çıktı, bunu yaşamak lazım. Ruhumuzla, aklımızla, bedenimizle Çanakkale’yi yaşamazsak bu Çanakkale’yi torunlarımıza taşıyamayız. Evlatlarınıza anlatamazsınız… Bir film şeridi gibi sinema perdelerinde daha önceki insanların yaptıkları programları anlatırsınız, çocuklarınız da sizdeki manevi duyguyu alamadığı için Çanakkale’yi herhangi bir Amerikan filmi seyreder gibi seyreder geçer.” 

SEN SAHİP ÇIKMAZSAN ELİN GAVURU YAPACAĞINDAN GERİ KALMAZ
“Çanakkale savaşları Osmanlı’nın çökme dönemine denk gelen ve İngilizlerin, dünyanın stratejik ve doğa güzelliklerini taşıyan boğazları ele geçirmek için başlattığı ve Rusların sıcak denizlere inmeye çalıştığı, Balkan devletlerinin Osmanlı’nın güçsüz halinden istifade ederek İstanbul’a ulaşmak istemeleri, Yunanların da Fransız ve İngilizlerin siyasi desteklerini alarak İstanbul’daki o uçsuz bucaksız emellerine ulaşmak istemelerinden dolayı, Almanların da Ortadoğu’daki petrol yataklarını ele geçirmek için başlattıkları bir savaştır. Girişi bu kadar ama bütün Avrupa, Türkiye’nin üzerine çöreklenip rant elde etmek istemektedir. 1915’te öyleydi de 2017’de öyle değil mi? 15 Temmuz’da öyle değil mi? Daha önceki yıllarda öyle değil mi? Devletimizin, toprağımızın, vatanımızın, dinimizin, kitabımızın, Peygamberimizin bir tane milleti var o da Müslüman Türk milletidir. Biz sahip çıkacağız. Sen sahip çıkarsan bu vatan batmayacak ama sen gevşek davranırsan, bastığın toprağı tanımazsan senin bastığın toprağı elin gavuru, elin Yunanı, elin Almanı gelir, aynen Bursa’da ecdadın Osman Gazi’nin türbesine ayağı ile vuran Yunan gibi ‘Kalk ey Osman, kalk ey Orhan, neredesin, bak geldim senin tepende tepiniyorum’ dedirtirsin. Ama başka toprak ve vatan bulamazsın. Suriyeli, Pakistanlı, Bangladeşli gibi gidip bir başka memlekette yaşayamayız. Bizim başka toprağımız yok, bu toprakta yaşayacağız. Yarım santim de olsa bu toprakta yaşayıp bu toprakta öleceğiz. Kürdü, Türkü, Gürcü’sü, Abaza’sı, Arnavut’u ile Türk bir millettir, Müslümanlık ayrı bir millettir, hepsini kapsar. Hepimiz aynı bayrağın altındayız. Bu bayrağı sadece Arnavut’lar, Laz’lar, Çerkezler can vermedi, Pakistanlı bile verdi” açıklamalarında bulundu.

Konuşmanın ardından Çanakkale Savaşını anlatan sunum izleyenleri duygulandırdı.



Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.