U.Ü. İnegöl İşletme Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İbrahim S. Canbolat, makamında gerçekleştirdiği basın toplantısında gündeme dair konulara değindi.
“PKK’NIN ARKASINDA BÜYÜK ÖLÇÜDE BATILI DESTEK VAR”
Son zamanlarda ülke genelinde yaşanan terör olaylarına ilişkin değerlendirmelerde bulunarak konuşmasına bağlayan Uludağ Üniversitesi İnegöl İşletme Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İbrahim S. Canbolat, “Yeni bir döneme başlarken zor günlerden geçiyoruz. Bunu gözlemliyoruz. Üzüntülü, meşakkatli, acılı günler geçiyor. Terör özellikle son birkaç ay içerisinde büyük ölçüde Türkiye’de kamuoyunu rahatsız edici boyutta bir gelişme gösterdi. Türkiye’de hangi kurumda olursanız olun, hangi konuyu konuşursanız konuşun toplumun bir derdi olarak, belli bir kurumda görevli kişiler olarak elbette ki bu konulara duyarsız kalamayız. Şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyoruz, yakınlarına sabır ve başsağlığı diliyoruz. Terörü destekleyen, içeride ve dışarıda teröre doğrudan ya da dolaylı destek veren herkesi lanetliyoruz, kınıyoruz. Ülkemizin geleceği için, daha huzurlu günlerin ortaya çıkması için neler yapılabilir, bizim sorumluluğumuz nedir bunları düşünmek durumundayız. Bizim gözlemlediğimiz kadar özellikle 90’lı yıllardan farklı olarak dağda terörden çok şehirlere gelen, kentlerde, yollarda yolcuları, vatandaşları tedirgin eden bir boyuta ulaştı. Bu da bir taktik, stratejidir. Terörün amacı yıldırmak ve ürkütmektir ve bunu yaparken herhangi bir metot izlemez. Terör herhangi bir savaş metodu da izlemez. Normalde savaş hukuk diye bir şey var. Bir tür ultimarasyo olarak kabul edilmiştir yani nihai araçtır. Müzakerelerle, görüşmelerle elde edilemeyen sonucu alma yöntemidir. Dünyanın kurulduğu günden bu güne kadar savaş olmuştur. Savaş iyi bir şey değildir ama savaş kendine göre uygulama biçimi olan bir yöntemdir. Terörün savaştan farkı hiçbir ahlaki, hukuki kural tanımadan yakıp yıkmak, yok etmek şeklinde bir bozgunculuktur. Terörü destekleyen, ortaya çıkmasını sağlayanlar kimler olabilir? Bu doğrudan doğruya şunlardır denmez ama belirli yaklaşımlar vardır. Bugünkü Türkiye’deki PKK terörünün arkasında büyük ölçüde batılı bir destek var. Bunu görüyoruz, işaretleri var. En son Kandil operasyonunda bir Alman öldürüldü ve 7 Alman’ın olduğu tespit edildi. Kim bunlar, ne işleri var orada? Batıda şöyle bir ifade var; ‘Demokrasiler arasında savaş olmaz.’Demokrasi ile yönetilen toplumlar arasında savaş olmaz. Bir de özellikle 2001’den sonra bir teori geliştirildi, ‘FailingState’ devlet zafiyeti. Ne demek bu? Halkının güvenliğini, özgürlüğünü sağlayamayan, istihdam olanaklarından yoksun olan ve dış müdahalelere açık olan devletler. Buraya müdahale mümkün müdür dediler, meşru mudur dediler. Bir kısmı meşrudur dedi, bir kısmı hayır dedi. Biz buradan şöyle bir sonuç çıkarabiliriz; demokrasiler arasında savaş olmaz dediklerine göre bir yerde antidemokratik uygulamalar varsa ve normal siyasi yollarla sonuç alınamıyorsa orada belki bir devlet zafiyeti var mıdır şeklinde bir soru soruluyor ve farklı yollara gidebiliyorlar. Türkiye’de son aylarda tanık olduğumuz bir durum Doğu ve Güneydoğu bölgesinde hendekler kazarak şehrin çevrilmesi, devlet imkânlarının hatta sivil vatandaşların oraya giriş çıkışlarının engellenmesi şeklinde bir uygulamaya tanık olduk ve özerklik ilan etmeye kalkıştılar. Sonuçta ne oluyor? Dışarıya yansıyan resim itibariyle bakarsanız bir kaotik ortam var. Batıdaki teoriyle bunu bağlantılı hale getirdiğiniz zaman işin dış boyutunu görüyorsunuz. PKK terörü dediğiniz olayın arka planında bu gibi hadiseler söz konusu olabilir ve burada vatandaşın devlete, yönetime güvenini sarsmak, seçim öncesi ve sonrası kaotik bir ortam oluşturmak isteniyor. Bunları görebiliyoruz. Konuya bu açıdan baktığımız zaman büyük bir sorumluluk bilincinde olmamız gerekiyor. Özellikle kurumların ve bütün bu hadiselere tarafsız bir gözle bakan üniversitelerin doğru tespitler yapması, çözüm önerileri getirmesi lazım. Bilim bunun için vardır, yöneticilere, siyasilere öneriler getirir ve tarafsız bakar. İnegöl’de bir fakülte olarak bir taraftan öğrenci alırken, sayılarımızı artırırken aynı zamanda da ülke sorunlarına duyarlı olmak zorundayız. Ülkede antidemokratik bir manzara yansıtarak ‘Ülkenin durumu demokratik değildir’ şeklinde bir görüntü vererek hangi çıkar çevreleri hangi sonuçları almaya çalışıyorlar? Bu soruları sormak lazım” dedi.
HDP, TERÖRÜN BAĞLANTISIDIR
Türkiye’de terörle bağlantılı olan 2 boyutun bulunduğunu aktaran Canbolat, “Bunlardan bir tanesi bir parti, HDP. Seçime girer, kazanır, giremez normaldir ama orada bir de bununla ilişkilendirilen arka plan, PKK, Kandil ve benzeri bağlantıları var. Bu çok açıktır, bunu herkes söylüyor ve görüyor. Bunları iyi değerlendirmek lazım. Normal olarak benim de şahsi kanaatim siyasi parti olarak seçimlere girip siyaset yapılmasıdır. Ama o parti bir siyasi parti olarak acaba rahat davranabiliyor mu, davranamıyor mu? Arkamızda şu var, bu var denildi. Bunları niçin söylediler? Söylemek zorunda mı kaldılar? Bunların da sorgulanması gerekir. Bunu bir analiz anlamında söylüyorum. Bir siyaset bilimi anlamında söylüyorum. O anlamda değerlendirilmesi lazım. Dolayısı ile bugün bunu dile getirmiş oluyoruz. Üniversitelere bu bakımdan önemli rol düşüyor. Ülkede bu gibi durumlar yani bir zafiyetin beklendiği ortamda üretimin olması, istihdamın olması, ekonomik büyümenin olması birçok bakımdan üniversitelere bağlıdır. Yetişmiş insan potansiyelini sağlamak üniversitelerin görevleri arasındadır. Biz de şu anda Uludağ Üniversitesi İnegöl İşletme Fakültesi olarak 4. yılımızda bu bilinçle buradayız. Bu bilinçle bütün öğretim üyelerimizle buradayız” şeklinde konuştu.
“DEVLET YANILTILMIŞ”
Çözüm sürecinin devlet tarafından iyi niyetle başlatıldığını ileri süren Canbolat, “Buradaki sorun Kürt sorunu olarak algılanır indirgenirse o yeterli olmaz. Terörün arkasındaki sorun Kürt sorunu değil. Uluslararası çıkar algılarıyla bağlantılı konu. Çözüm süreci sırasında şu anda görülüyor ki kısmen yanıltılmış devlet. Buna HDP dememiz yeterli olmaz bence PKK demek daha doğru. PKK, devletin iyi niyetini istismar etmiş. Olaylar onu gösteriyor. Toplum olarak devlet olarak yeni bir gerçekliği öğrenmiş olduk, bundan sonraki davranış ona göre olmalı” açıklamalarında bulundu.
YÜKSEK LİSANSA 227 KİŞİ MÜRACAAT ETTİ
Yüksek Lisans başvuruları ile ilgili konuşan Canbolat, “Geçen hafta yüksek lisans başvuruları oldu, mülakatları yapıldı. Bununla ilgili çok soru geldi. Geçen yıl bize Uluslararası Ticaret ile Muhasebe ve Denetim Programlarına toplam 18 kişi başvuruda bulunmuştu. Artık bu programları daha genel yapmayı düşünüyoruz çünkü yeterli kadar müracaat olmuyor demiştim. O anlamda mülakatları bu yıl Bursa’da yaptık. Fakat sadece Bursa’da olacak diye bir sınır getirmedik. Eğer İnegöl’de yeteri kadar müracaat olursa seçmeli dersleri İnegöl’de yapabiliriz demiştik. Geçen yıl 18 müracaat olmuştu ama bunların yarısı Bursa’dan geliyordu. Bu yıl Uluslararası Ticaret’e 72 kişi tezliye müracaat etti, Muhasebe ve Denetim’e de 76 kişi tezliye müracaat etti. Tezsize müracaat Uluslararası Ticaret’te 44, Muhasebe ve Denetim’de 30 kişidir. Dolayısı ile toplamı 227 kişi yapıyor. Bu 2 programda geçen yıl 18’di bu yıl 227 kişi oldu. Bunların içerisinde 27 kişi yoktur İnegöl’den. 6-7 kişi ancak var. Müracaatların geneli Bursa’dan oldu” diye konuştu.
UFUK AÇICI GİRİŞİMLER GÖSTERİLİYOR
Bu yıl 3. programıaçtıklarını belirten Canbolat, “Sağlık Kuruluşları Yöneticiliği programı. Buna da 33 kişi müracaat etti. Tabi bizim kontenjanlarımız belliydi. Normalde tezlilere 15 kişi alıyorduk, müracaat çok olduğu için 20’ye çıkardık. Tezsizde de Muhasebe ve Denetim ile Uluslararası Ticaret’te 28 kişi. Sağlık Kuruluşları Yöneticiliğine de 20 kişi aldık. 11 yabancı uyruklu öğrencimiz var. Toplamda 127 kişi alındı. Yüksek lisansa katılan öğrencilerin sayısı artıyor. Üniversiteler toplum sorunlarına çözüm arayışı içerisinde olurlar. Herhangi bir yerde çalışan yada çalışmayan kişiler belli bir akademik ilgi duyuyorlar. Bir taraftan bozguncu yıkıcı çirkin bir terör var bir taraftan da üniversiteler bu faaliyetleri ile ülkenin gelişmesi için birçok noktada ufuk açıcı girişimler gösteriyorlar. Geçen yıl yüksek lisansa olan başvuru 18 kişiyken bu yıl 273 kişi olmuş oluyor” ifadelerini kullandı.
ÖĞRENCİ SAYISI 401 OLDU
Lisans öğrenci sayılarından bahseden Canbolat, “Bu yıl okulumuzu 179 öğrenci aldık. Yatay, dikey, kurumlar arası geçiş, yabancı öğrenci kontenjanı dahi edersek, toplam lisans öğrenci sayımız 401 oldu” dedi.
“KASIM’DA ÖĞRENCİ ALINABİLECEK”
Kız yurdu konusuna da değinen Canbolat, “Güz döneminde öğrenci alınacak demiştik. Ama yalancı çıktım. İnşaat yetkilileri ile görüştüm. 2015 yılının Ocak ayında yurdun açılacağını söylemişlerdi. Olmadı. 2 Eylül’e kadar ek süre aldıklarını söylediler. Daha erken açacağız da demişlerdi. Bizde bu bilgilere göre güz döneminde öğrenci alınacak dedik. Dekan olarak yurtla alakalı hiçbir yetkim yok, sadece öğrencilerimizin mağduriyeti noktasında ilgi duyuyoruz. Öğrenciler mağdur olmasın. Birçok öğrenci Türkiye’nin çeşitli illerinden geliyorlar. Bu öğrencilerin İnegöl’de kalma noktasında bazı sorunları var. Şu an itibariyle bina TOKİ’ye teslim edildi. KYK yönetimi de en geç Kasım ayında buraya öğrenci alabileceklerini söyledi. Eğer yalancı çıkacaksak kaynağı ben değilim. Bana verilen bilgi budur. Yurt bulamayanlar varsa bunların ders devamlılığı noktasında daha toleranslı olacağız” şeklinde konuştu.