Yıldırım Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Erhan Bilican Erken seçim kararını köşesine taşıdı.
Halkın, 25. dönem Türkiye Cumhuriyeti parlamentosunu belirlemek için sandık başına gittiği 7 Haziran seçimleri sonrasında bir hükümet kurulamayınca, ufukta erken seçim göründü.
Kırmızıçizgiler, kriterler, “olmazsa olmaz” denilen şartların gölgesinde yürütülen koalisyon görüşmeleri bir sonuç vermedi.
Son yapılan görüşmelerde gündeme gelen AK Parti-MHP koalisyon görüşmeleri de, AK Parti´nin MHP´nin öne sürdüğü dört maddeyi kabul etmemesinin ardından sona erdi. AK Parti´nin oy kaybetme pahasına vazgeçmediği konuları kapsayan bu maddelerden bazıları aslında seçimin hemen sonrasında zaten işlevini yitirmişti.
Nedir bu dört konu?
Şuan rafa kaldırılan çözüm süreci, Vekillikleri düşmüş alan dört eski Bakanın yargılanması, Anayasanın ilk dört maddesinin korunması ve Cumhurbaşkanı´nın Anayasal sınırlarına çekilmesi.
AK Parti bu konularda geri adım attığında, kendi hesabına göre zaten tek başına iktidar olacak oyu yakalayacak. Bu konularda atılacak geri adımları neden MHP´nin başarısı gibi göstersin ki. Hele ki, bu maddelerden bir kaçından geri adım atarak, tek başına iktidar olmak için erken seçim gibi bir seçenek önünde dururken. Bu yüzden ön şartlı koalisyon görüşmeleri, kısır döngüden öteye gitmedi.
Peki, erken seçimde ne değişecek?
Bursa ve İnegöl adına olaya bakacak olursak; Milletvekili Aday Adayları kim olacak? Partilerin adayları ya da sıralamaları değişecek mi?
Her zaman söylerim, genel seçimlerde oy oranını etkileyen temel faktör ulusal politikalar ve liderdir. Ancak durum böyle diye partiler tabanlarının sesine hiç kulak vermeyecek mi? Yani partinin önde gelenlerinden birisi, eline kâğıt kalem alıp yazdığı 18 ismi “buyurun sayın Genel Başkan, Bursa aday listesi” mi diyecek. Bana sorarsanız son seçimde böyle olmuştu.
Örneğin; AK Partide, Milletvekili aday listesinin, temayül yoklamaları sonuçlarına göre yapıldığını hiç sanmıyorum. Sürpriz isimlerin listeye girmesi, adaylık bekleyen eski partilileri ya kırmış ya da çok kızdırtmıştı. MHP içinde aynı şeyler geçerli, o kadar ince ayar yapılmıştı ki, o zamanda yazdığım gibi, İnegöl´de halktan oy isteyesi bile gelmiyordu bazı partililerin.
7 Haziran´dan farklı bir sonuç bekleniyorsa erken seçimden, bir şeyler değişmeli. Mesela, AK Parti İlçe Başkanı ve Teşkilatı, İnegöl´de partililer arasındaki bölünmüşlük için bir çözüm üretmeli. “Şahin´ci-Aktaş´çı” söyleminin partiye bir katkısı olmadığı ortada. Bu ayrışma siyasetten uzak seçmenin bile diline düşmüş durumda. Bu ayrışmaya neyin sebep olduğu, kimin başlattığı çok da önemli değil bu saatten sonra. Keskin sirke küpüne zarar veriyor. Küp kime emanetse, olacak zararın sorumlusu da odur. AK Parti adına İnegöl´de 7 Haziran´daki düşüşün ardından üretilmeye çalışılan bahaneler, kendi adıma söylüyorum, tebessüm ettirmekten öteye gitmedi. Kısacası aynı şeyleri yaparak, farklı sonuçlar beklemek mantık dışı olacaktır. AK Parti Teşkilatlarının bunu fark etmesi kendileri için iyi sonuçlar verecektir.
CHP içinde bir paragraf açayım. Eğer yeniden ön seçim olacaksa, İnegöl Teşkilatı tek isim üzerinde uzlaşmayı değerlendirmeli. Yani, bir isim üzerinde uzlaşıp, ön seçim de o ismi desteklemeli. Aksi halde İnegöl Aday Adayları için sonuç değişmeyecek. Çok aday olması parti içi demokrasi adına güzel ancak, maalesef ki demokrasilerde herkese yetecek kadar oy yok.
MHP için ise, bu seçimde İnegöl adına değişmesi gereken, İnegöllü adayların sıralamasının gözden geçirilmesidir. Yani, aynı ilçenin iki adayını seçilme sınırında art arda getirmek ve bunun doğuracağı sonuçları hesaplamamak, siyasi acemiliktir. Bu hatanın farkına varmak zor değildir herhalde MHP için.
Erken seçime doğru yine hareketli günler bizleri bekliyor. İnşallah ülkemiz adına hayırlara vesile olur.