İNEGÖL, KAÇ İLÇE EDER!
Önceki gün İnegöl Mobilya Ağaç İşleri İhtisas Organize Sanayi Bölgesinde üretim yapan, İnegöl’ün önemli markalarından Leta Sandalye fabrikasında çıkan yangın sonucu, onlarca kişinin ekmek teknesi olan fabrika küle döndü.
Öncelikle firma sahiplerine ve çalışanlarına geçmiş olsun diyorum. Gerçekten üzülmemek elde değil. Sadece İnegöl’ün değil, Türkiye’nin en büyük sandal-ye üreticilerinden birisi Leta. Bu noktaya gelmek için yıllarca verilen emek, milyonlarca liralık ürün ve fabrika binası saatler içinde küle döndü.
İnegöl’de yaşıyorsanız bilin ki, yediğiniz her lokmada mobilya sanayisinin dolaylı veya direkt bir payı vardır. Mobilya bu şehrin lokomotifi, ekmek kapısıdır. Bu yüzden, İnegöl Mobilya Sanayii’nin uğrayacağı her zarara gerçekten üzülmeliyiz. Sadece üzülmek yetmez tabi, üzüntü verici olaylar yaşamadan önce önlem de almalıyız.
Firmaların kendi iş güvenlik ve genel güvenlik önlemlerine azami dikkat etmek zorunda olduğunu söylememe gerek yok. Ancak ne kadar önlem alırsanız alın kazanın doğasında gerçekleşmek gibi bir kötü huyu ve her zaman yüzde 1’lik bir risk vardır. Yani kaza olacak bir şekilde. Çünkü, üretimde insan faktörü ve insanın doğasında hata yapmak var. İşte bu yüzden, yani bir kaza ihtimali var ki, insanlık acil müdahale diye bir işlev geliştirmiş. Bu işlevi doğru kullanırsanız hem mal hem de can kayıplarını en aza indirirsiniz.
Küçük Sanayi Sitesi Ağaç İşleri bölümünde konuşlandırılan Sanayi İtfaiyesi, olası yangınlara anında müdahale edebilmek adına güzel bir örnek oldu. Önceki günkü yangın şunu ortaya koydu ki, Mobilya İhtisas Sanayine de bir İtfaiye birimi kurulması gerekli. Bu bölgenin şehre uzaklığı göz önüne alındığında, olası bir yangına acil müdahale edilmesi nerdeyse imkânsız. Yangın dediğiniz şey 5 dakika içinde deva-sa boyutlara ulaşabilen bir afet. 15 dakika ise her şeyin sonu demek.
Milyar dolar ihracata koşan İnegöl Mobilyacısını artık bu dertle uğraştırmamak gerek. Mobilyacının korkulu rüyası olan yangın artık bizimde derdimiz olmalı. Çünkü mobilya öyle veya böyle hepimizin ekmek kapısı.
Daha önce birçok firma büyük yangınlarla uğraştı. Biliyorum ki, mobilyacımız bu gibi olaylarda birbirlerine maddi manevi destek oldu. Bu olayda da güzel bir dayanışma yaşanacağından eminim.
Kamu imkânları ile 2. OSB için bir itfaiye birimi gerektiğini bir kez daha tekrarlarken, şunu da eklemekte fayda görüyorum. Kurulacak bu İtfaiye biriminin, iş adamları dernekleri vasıtası ile, fabrika yangınlarına müdahale için daha farklı yöntem ve donanım kullanan, daha hızlı müdahale eden bir merkez olarak modifiye edilmesi ise, gerçekten örnek bir proje olacaktır. Hatta, geçtiğimiz haftalarda Organize Sanayi Bölgesinde yaşanan kimyasal zehirlenmeyi de düşünürsek, 1. OSB’de yer alan kuruluşların desteği alınarak, her iki Organize Sanayi bölgesine de hizmet edebilecek bir yerde daha geniş kapsamlı ve her türlü sanayi kazalarına acil müdahale merkezi oluşturulabilse, işte o zaman sanayici gerçekten bu kabustan kurtulabilir.
Belli ki, sadece su sıkmak, büyük yangınları söndürmekte çok yeterli olmuyor ve yangınların maliyeti alınacak önlemlerin maliyetinden daha fazla. Birde yangın vanalarınızda su yoksa, üfleyerek söndüremezsiniz bu yangınları!…
“Bu işler çok zahmetli, zaman alan ve maliyetli diyorsanız” en azından yine, iş adamları derneklerimiz öncülüğünde fabrikaları bu dertten kurtaracak, eğitim ve donanım faaliyetlerinin öneminin altı çizilerek farklı bir çalışma başlatılabilir. Bir yerden başlamak lazım. Başlamak lazım, çünkü nerdeyse her yıl bir büyük işletme bu sebeple yok oluyor. Yine geçtiğimiz aylarda Yenice köy mahallesinde büyük bir koltuk fabrikası küle dönmüştü.
Büyükşehir Yasası ile İnegöl’deki İtfaiye personelinin azaltıldığını biliyorum. Daha önceki yazılarımda İnegöl’ün, Bursa’nın diğer ilçeleri ile karıştırılmaması gerektiğini belirtmiştim. İnegöl’ün faaliyet gösteren yüzlerce devasa işletmesi mevcut. Bu firmalardan rastgele üç tanesini seçseniz nerdeyse İznik veya Harmancık’ın toplam ekonomisi eder.
Şimdi siz hesaplayın; İnegöl kaç Büyükorhan veya Keles eder!
Bunları yazarken, derdimiz her şey İnegöl’e yapılsın değil, İnegöl ne hak ediyorsa o yapılsın…