Okulun çok amaçlı salonunda düzenlenen programa Kaymakam Ali Akça, Belediye Başkanı Alinur Aktaş, Belediye Başkan Yardımcısı Gülhan Şahin, Milli Eğitim Müdürü Fatih Bilican, bazı okul müdürleri ile öğrenciler katıldı.
CENNET ANALARIN AYAKLARI ALTINDADIR
Saygı duruşu ve istiklal marşının ardından programın açılış konuşmasını yapan Nene Hatun Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Müdürü Nusret Şahin, “Türk toplumunda kadının oldukça büyük önemli yeri var. Bu hususta Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Yeni neslin yetişmesinde birinci rol oynayan Türk kadınına çok büyük önem vermiştir. Atatürk ‘Toplumun başarısının asıl sebebi kadınlara karşı olan bilgisizlikten ileri gelir diyerek bir toplumun bir organı faaliyetteyken diğer organı işlemezse o toplum felç olur diyerek bu konuyu vurgulamıştır. Türkiye Cumhuriyeti eşit yurttaşlık temelinde çağdaş medeniyete ulaşma çabasını başlatmış ve başarı ile sonuçlandırmıştır. Bu süreçte toplumsal yaşamın temel bireyi olan kadınlarımıza ön plana çıkararak pek çok çağdaş ülkelerce seçme ve seçilme hakkı tanımıştır. 1930 yılında Türk kadınlarına Belediye seçimlerine katılma hakkı verilmiş. 5 Aralık 1934 tarihinde de Türk kadını seçme ve seçilme hakkına sahip olmuştur. Bu tarihte dünya da bu hakkında kullanıldığı ülke sayısı sadece 17´ydi. Kadınlarımız anadır, dolayısıyla Peygamber efendimiz; Cennet anaların ayakları altındadır diyor. “ dedi.
KADINLAR YARATILMIŞ EN NADİDE VARLIKLARDIR
İnegöl´deki tüm kadınlar adına konuşan İnegöl Belediyesi´nin ilk Kadın Belediye Başkan Yardımcısı olma unvanı taşıyan Gülhan Şahin ise, “Bugün Türkiye Büyük Millet Meclisinin 5 Aralık 1934 tarihinde ‘Türk kadınına Seçme ve Seçilme Hakkını´ vermesinin 81.yılını kutluyoruz. Kadınlar sadece toplumumuzun yarısını oluşturdukları için değil, her şeyden önce birey ve sağlıklı nesillerin yetiştirilmesinde birinci derecede etkin oldukları için önemli ve değerlidirler. Kadınlar yaratılmış en nadide varlıklardır. Kadınların, bir erkek kadar çalışkan, cesur ve bir o kadar da güçlü olmasına rağmen çoğu zaman erkeğin gölgesinde kalmaktadır. Kadın ile erkeğin eşit oldukları, toplum tarafından bir türlü kabul görmemiştir. Kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesinde Türkiye dünyada pek çok ülkeden önce davranmıştır. Kadınlar seçilme hakkına Fransa´da 1944, Japonya´da 1945, İtalya, Arjantin ve Meksika´da 1946, Çin´de 1947, Yunanistan´da 1952 ve İsviçre´de ise 1971 yılında kavuşabilmişlerdir. Bu örnekler ışığında ülkemizde kadınlara siyasetin kapısını aralayan Belediye Yasası, 03 Nisan 1930 yılında çıkarılmıştır. Böylece artık kadınlar belediye seçimlerinde seçme ve seçilme hakkı kazanmıştır. Kadınlara siyasetin kapısı tam anlamıyla 1934´te yapılan Anayasa değişikliği ile açılmıştır. Atatürk´ün önderliğinde kadınların iktisadi ve siyasal yaşama katılmaları yönünde 5 Aralık 1934´te kadınlara genel seçimlere katılma, milletvekili seçme ve seçilme hakkı tanınmıştır. 08 Şubat 1935´te TBMM 5. dönem seçimleri sonucunda ise 17 kadın milletvekili ilk kez Meclis´e girmiştir. Bu hakkın verilmesinin ardından meclise giren ilk kadın milletvekillerinden birisi de İnegöllüdür.” Dedi.
MECLİSE İLK GİREN KADIN
1935 yılında yapılan milletvekili seçimlerinde İnegöl İsaören´den ‘Şekibe İnsel Hanım´ın Türkiye Büyük Millet Meclisi´ne giren ilk kadın milletvekillerinden olduğunu aktaran Şahin, “Kadınlar yaşamın her alanında başarıyla görev almaktadır. 1934 yılından bugüne kadar kadınlar, eğitimden sağlığa, yasama, yürütme ve yargıdan iş hayatına, siyasetten ekonomi ve spora kadar yaşamın her dalında başarıyla görev almışlar ve almaya da devam edeceklerdir. Bu kapsamda 1935 yılında Muallim Vahide Hanım İnegöl İdman Yurdu Spor Kulübünde başkanlığa seçilmiş ve bu bir ilk olarak tarihte yerini almıştır. Bunların yanında farklı alanlarda İnegöl´de iz bırakan bayanları da kısaca hatırlayacak olursak, Bisiklet sporunda Türkiye birincilikleri olan Fidan Aşır, Boşnak Kızı Melço ve Rumeli Rüzgârları kitapları ile tanınan edebiyatçı-yazar Muzaffer Kaleoğlu ve İznik´teki Çini ve Seramik atölyesinde İznik, Kütahya çini ve seramik örnekleri, Bizans seramik objelerin imitasyonları konusunda farklı çalışmalar yapmaya devam eden Çini ve seramik sanatçısı Nursen Güven karşımıza çıkmaktadır. Bu güzel örneklere rağmen siyasette kadınlarımızın temsilinin, nüfusa oranlarıyla kıyaslandığında çok düşük kaldığını görüyoruz. Siyasette kadınların temsilinin düşük olmasının sebebinin sadece kadına yönelik ayrımcılık olduğu kanaatinde değilim. Bu eksiklikte kadınlarımızın da ciddi katkısı bulunmaktadır. Maalesef kadınlarımız siyasete yeterince ilgi göstermemektedir. Bir zamanlar, hanımların çalışması farklı değerlendirilirdi ancak bugün erkekler kadar kadınlar da çalışıp, üretiyorlar. Aile bütçesine katkıda bulunarak, çocuklarının geçimine faydalı oluyorlar. Bu tür mücadeleleri veren hanımları kutlamak lazım. Ben istiyorum ki ev hanımları artık evlerinden dışarı çıksınlar, etrafı görsünler ve İnegöl´ün nasıl hızla değiştiğini fark etsinler. Annelerimiz baş tacımız, kadınlarımız toplumun asli gücü. Sağlıklı toplumun temeli aile, ailenin temeli kadın. İlklerin belediyesi İnegöl Belediyesi olarak; geleceğin mimarları ailenin çekirdeği siz değerli kadınlarımızı unutamazdık. Bundan dolayıdır kadınlarımıza yönelik birçok çalışmayı hayata geçirdik. Kadınlarımızın edineceği vizyonun İnegöl´ümüzün kazancı olduğunu düşündük ve onları sosyo-ekonomik yaşama katacak çalışmalar yaptık. Ayrıca Türk Müziği Korosundan, Hanımlar El Emeği Çarşısına ve özellikle bayanlarımızın çok rağbet gösterdikleri İNESMEK kurslarına kadar birçok sosyal ve kültürel faaliyeti icra ediyoruz.” dedi.
GAZETELERİN ÜÇÜNCÜ SAYFALARINI AÇMANIZ YETERLİ
Kadın haklarının gelişmesi yönünde de çabaların elbette ki devam edeceğini ifade eden Şahin, “Ancak bu hakları kopartıp alması gereken, bizleri uyarması gereken siz kadınlarsınız. İnegöllü hanımlar bunu çok iyi başarıyor. Bu kapsamda girişimci Türk kadınının üretkenliğini arttırmak için hiçbir şekilde faiz içermeyen hizmet bedeli karşılığında tamamen güvene bağlı bir sistem olan Mikro Kredi uygulaması ile kadınlarımızın kimseye muhtaç olmadan ayakları üzerinde durmasını sağlayacak bir projeye de imza atmıştık. Toplumu inşa eden en önemli unsur kadınlarımızdır. Ülkemizin geleceği olan çocuklarımızı yetiştiren, eğiten büyük oranda kadınlarımızdır. Bir anlamda kadınlar toplumumuza şekil vermektedir. Toplumumuzu şekillendiren kadınlarımızın, bilinçli, eğitimli bir toplum oluşturabilmek için karar mekanizmalarında, ekonomik hayatta, sosyal hayatta daha fazla temsil edilmesi gerekmektedir. Toplumumuzun yarısı olan kadınlarımızın sosyal hayatta yeterince temsil edilememesi durumunda siyasi, sosyal, kültürel ve ekonomik bir kalkınmadan bahsetmek mümkün olmayacaktır. Kurtuluş savaşımızda büyük fedakârlıklar gösteren kadınlarımızla ilgili Atatürk´ün 30 Mart 1923 tarihli Vakit Gazetesinde yer alan bir beyanatına değinmek istiyorum.´ Dünyada hiçbir milletin kadını, ben Anadolu kadınından fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte, Anadolu kadını kadar emek verdim diyemez. Erkeklerden kurduğumuz ordumuzun hayat kaynaklarını kadınlarımız işletmiştir. Çift süren, tarlayı eken, kağnısı ve kucağındaki yavrusu ile yağmur demeyip, kış demeyip cephenin ihtiyaçlarını taşıyan hep onlar, hep o yüce, o fedakar, o ilahi Anadolu kadını olmuştur. Ülkemizde ve dünya çapında kadına yönelik şiddet ilk çağlardan bu yana kanayan bir yara. En gelişmiş ülkelerde bile kadına yönelik şiddetin boyutları tedirgin edici noktalarda. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından alınan bir kararla her 25 Kasım, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü olarak anılıyor. Şiddetin boyutları sadece 3. dünya ülkeleriyle sınırlı değil. Kadın hakları konusunda önemli gelişmelere imza atan ülkelerde bile, kadına yönelik şiddet giderek artıyor. Verilere baktığımızda kadınlarımıza şiddet gösteren erkekler arasında üniversite hocası olanlarında olması bu olayın boyutunun çok yönlü olduğunu bize göstermektedir. Eşine düşüncelerini açtığında dövülen, ailesine aklından geçenleri söylediğinde ´cezalandırılan´, hatta bazı ülkelerde toplum içerisinde kendisini ifade ettiği için linç edilen kadınların hepsi aynı kaderi paylaşıyor. Anneler, eşler, kız kardeşler... Şöyle bir etrafınıza baktığınızda bunları göremiyorsanız, gazetelerin üçüncü sayfalarını açmanız yeterli.” Diye konuştu.
HZ. PEYGAMBER 25 YIL BOYUNCA HZ. HATİCE İLE TEK EŞLİ OLARAK YAŞADI
Başkan Şahin konuşmasını şöyle sürdürdü; “Aile içinde kadına yönelik şiddetle çocuklara yönelik şiddet arasında sıkı bir ilişki bulunmaktadır. Yani bir evde aile içi şiddet varsa, o evde yüksek ihtimalle çocuklar da şiddet görmektedir. Örneğin, Amerika´da yapılmış olan bir araştırma eşlerine şiddet uygulayan erkeklerin yüzde 50´sinin aynı zamanda çocuklarına da şiddet uyguladığını ortaya koymaktadır. Çocukların şiddete tanık olduğu ya da maruz kaldığı ailelerde duruma erken müdahale edilmesi çok önemlidir. Erken müdahale, şiddetin çocuğun yaşamında yarattığı olumsuz izlerin silinmesini sağlar. Bu işi çözecek yine kadınlarımızdır. Bu şiddeti gösteren erkekleri doğuran, büyüten, yetiştiren, evlendirip yuva kurmasına öncülük eden ve sonunda şiddet göstermesine neden olan kadınlarımızdır. Bu yüzden bu şiddete dur demek için kadınlarımızın daha çocuklarımızı yetiştirirken dikkatli olması gerektiğini düşünmekteyiz. Kadının İslâm´daki yerine baktığımızda gerek Kur´an-ı Kerim´e, gerek Peygamber Efendimizin uygulamalarına, gerekse İslâm tarihine baktığımızda, her zaman, her yerde karşılaşılabilecek, fertlerin hatasından kaynaklanan bir takım suistimaller dışında, kadının en güzel mevkii İslam dini ile kazandığı görülür. İslâm, kadınla erkeği, insan neslinin çoğalmasında anne ve baba olarak temele oturtmuştur: Ey insanlar! Muhakkak ki Biz sizi bir kadın ve erkek (çiftinden) yarattık ve sizi çeşitli milletler ve kabileler hâline getirdik. Ta ki, tanışasınız ve yardımlaşasınız.(Hucurat/49:13). Bu temel yapıda kadının rolü, denebilir ki, erkeğin önündedir. Bu bakımdan, bu noktada ona tanınan hukuki haklar, erkeğinkinden asla geri olmadığı gibi, annelik gibi yaratılışın ona bahşettiği değer ve bu değerin getirdikleri, erkeğinkinden çok daha öndedir. Kadın gerçek kimliğini İslâm´da bulmuştur. İslâm Peygamberi : ‘İlim öğrenmek kadına da erkeğe de farzdır´ buyurmuştur. Cihad, tebliğ ve iyiliği emretmek kötülükten sakındırmak gibi sosyal faaliyetlerden kadında sorumludur. Hz. Peygamber 25 yıl boyunca Hz. Hatice ile tek eşli olarak yaşadı. O da kendisini daima destekledi, ona teselli kucağını açtı. Sonraki eşi Ayşe, kızı Fatma, hem sağlıklarında, hem de sonraları toplumda çok seçkin bir yere sahip oldular. Veda Hutbesi´nde kadın haklarının gözetilmesi konusunda Allah´tan korkulması, kadının korunup haklarının çiğnenmemesi konusunda İslâm peygamberinin vasiyet ve uyarıları olmuştur. Dünyada kadın haklarının ilk defa Peygamberimizin Veda Hutbesinde dile getirildiğini söylersek yanlış olmaz. Dinimizin kadın haklarına bu kadar ehemmiyet vermesine rağmen toplumumuz nezdinde kadınlarımızın hak ettiği değeri alamaması gerçekten düşünülmesi gereken bir vakıadır. Mevlana´nın ‘Kadın Hakk´ın nurudur, sadece sevgili değil, sanki haliktır (yaratandır), mahluk (yaratılmış) değil´ sözlerinde kadını Hakk´ın nûru olarak gören ve yaratıcı vasfına vurgu yapan Mevlânâ kadın-erkek denkliğine, her bakımdan bunların birbirini tamamlayıcı olduklarına, dolayısıyla tek kalınca ikisinin de eksik ve yarım olacağına işaret etmektedir. Kadınlar, yalnız 5 Aralıkta ya da 8 Martta hatırlanmamalı, kadınların yılın her gününde tüm haklara sahip olduğu bilinmelidir. Fedakâr, vefakâr bu ülkeye kanını, canını veren kadınlarımızı, şükranla ve minnetle anıyoruz. Ruhları şad, mekânları cennet olsun. Ayrıca İlklerin belediyesi İnegöl Belediyesinde olmaktan dolayı ve aynı zamanda İnegöl Belediyesinin ilk bayan başkan yardımcısı olmaktan dolayı bu mutluluğu bana yaşatanlara huzurlarınızda teşekkür etmek istiyorum. Bu vesile ile başta ilçemiz ve ülkemiz olmak üzere tüm Dünya Kadınlarımızın Dünya Kadın Hakları Gününü kutluyorum”.
Konuşmaların ardından öğrencilerden oluşan tiyatro ekibinin bir kadın hakları adlı oyunu gülmekten kırdı geçirdi. Sokak röportajlarının bulunduğu sinevizyon gösterimi de katılanlara mesaj verdi. Okulun öğretmenleri, Altı şapka modeli ile kadını tanıttılar. Program öğretmenler ve öğrencilerden oluşan koronun konseri ile sone erdi.