negöl Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi Başhekim Yardımcısı Hasan Güleryüz, “Ramazan ayı Müslümanların Allah´a ulaşmak için kendilerini fiziksel ve ruhsal olarak eğittikleri, kontrol altına alıp disipline soktukları özel bir aydır. Ramazan ayı size dengeli ve sağlıklı bir yaşam tarzını geri getirmeye odaklanmak için bir fırsat verir. Bu ay boyunca beslenme alışkanlığını kontrol edip yönetmeyi geliştirirsiniz. Bu ayda yiyip içtiklerinizi kontrol etmek suretiyle midenizi ve sindirim sisteminizi dinlendirir, vücuttan toksinlerin atılmasını sağlayabilirsiniz. Dolayısıyla Oruçtan bedensel ve ruhsal olarak azami fayda elde etmek için beden ve ruhu oruca hazırlamak gerekir. Alınacak bazı önlemler sayesinde oruç nedeniyle oluşabilecek zararlar azaltırken aynı zamanda faydaları da arttırabiliriz” dedi.
AŞIRI YEMEK
Ramazan ayında günlük beslenme alışkanlıklarında önemli değişikliklerin olduğuna dikkat çeken Güleryüz, “Öğün sayısı 2´ye düşmekte ve öğün arası süre uzamaktadır (yaklaşık 14 saat). Bu durumun da hem genel sağlığımız hem de ağız-diş sağlığımız üzerinde önemli etkileri olmaktadır. Dolayısıyla oruç tutanların ağız-diş sağlığına ve genel sağlığa tutmayanlara oranla daha fazla özen göstermeleri gerekmektedir. Ancak oruç dışı saatlerde yani iftar ve sahurda nelerin yenip, içildiğinin de çok fazla önemli olduğu unutulmamalıdır. Yani kişi ramazanda ne tür gıdalardan ne kadar yemesi gerektiğine de dikkat etmelidir. Ramazan ayını ağız-diş sağlığı ve genel sağlık açısından zararsız bir şekilde geçirebilmek için dikkat edilmesi gerekenler şunlardır; Öncelikle doktorunuzla görüşüp oruç tutmanızın tıbbi açıdan uygun olup olmadığını danışmalısınız. Eğer ilaç kullanıyorsanız, doktorunuz bu ilaçlarınızın saatlerini iftar ve sahura göre ayarlama yapabilir. Ramazan öncesi dönemde birkaç hafta öncesinden başlayarak sigara, çay, kahve kullanımını azaltın. Aksi taktirde oruç sırasında düzenli olarak tükettiğiniz miktarın birden altına düşeceğinden yoksunluk sendromu yaşayabilirsiniz. Çalışma saatlerinizde ve iş yoğunluğunda düzenlemeler yaparak, zamanınızı iyi yönetmeniz gerekir. Aksi taktirde uykusuzluk ve yorgunluk problemi yaşayabilirsiniz. Oruçta günlük öğün sayısı 2´ye düşmekte ve öğün arası süre uzamaktadır. (12 saat) bu durum sağlığa zarar vermemesi için bilinç ve dengeli beslenme ve yeterli dinlenme şarttır. İftar ve sahurda fazla yemeyin! Aşırı yemek ani kan şekeri yükselmelerine yol açarak kendinizi yorgun hissetmenize yol açar. İftar sofraları yeterli ve dengeli miktarda her çeşit grup gıda maddesi içermeli, ancak bir ziyafet şölen havasına dönüştürülmemeli” diye konuştu.
SAHURU KESİNLİKLE ATLAMAYIN
Sahurda yenilen gıdanın hayati öneme sahip olduğunun altını çizen Güleryüz, “Gün boyu ihtiyacımızı karşılayacak. Aksi taktirde açlık belirtileri olan baş ağrısı, yorgunluk huzursuzluk yaşarsınız. Sahurda sindirimi yavaş olan, liften zengin, bakliyatlar, patates, meyve gibi kompleks karbonhidratları yemeye çalışın. Bu gıdalar uzun süre tok tutar. İftarda ise hızlı sindirilen ve kan şekeri seviyesini çabucak düzelten hurma, muz gibi yiyeceklerle oruç açın. Ramazan boyunca işlenmiş gıdalardan, şekerli ve yağlı, aşırı baharatlı yiyeceklerden kaçının. Terleme ve nefes yoluyla dışarı atıldıklarından terin ve nefesin kötü kokmasına neden olurlar. Çay, kahve, kola gibi çok fazla kafein içeren içecekler az tüketilmelidir. Bu içecekler diüretik özellikleri nedeniyle idrar yoluyla vücuttan su kaybını arttırır ve ağızda kuruluk yapar. Oruç mide asit seviyelerini arttırarak midede yanma, ağırlık hissi ve ağızda kötü ekşi tat ve kokuya yol açabilir. Bunu önlemek için sahurda liften zengin sebze, meyve, fasulye, nohut, vb. yenebilir. Oruç tutanlarda ağız kuruluğu, ağızda kötü tat ve nefesin kötü kokması görülme olasılığı artmaktadır. Sebebi ağız kuruluğu, iyi temizlenmeyen diş yüzeyi ve aralarında biriken bakteriler ile mide ve boğazdan gelen bakterilerdir. Sahur ve iftar sonrası titizlikle yapılan diş fırçalama ve diş ipi kullanımı hem diş çürükleri ve dişeti iltihaplarını hem de ağız kokusunu önleyecektir. Normal tükürük salgısının içeriğindeki maddeler sayesinde dişleri ve ağız dokularını koruyucu etkisi vardır. Tükürük salgısı azaldığı veya tamamen kaybolduğunda diş çürüğü, ağız enfeksiyonları ve ağız kokusu görülme riski artar. Dolayısıyla iftar ve sahurda bol miktarda su içilmesi ve kafeinli içeceklerden kaçınılması faydalıdır” şeklinde konuştu.
Güleryüz konuşmasını şöyle sürdürdü; “Kek, bisküvi, çikolata, çok fazla yağ, şeker ve beyaz un ihtiva eden tatlı ve gıdalardan (rafine karbonhidrat) kaçınmalıdır. Çünkü bu tür gıdalar çürük yapıcı bakterilerin çoğalmasını ve dişlerde çürük oluşturmasını kolaylaştırırlar. Ağız kokusunun kaynağı büyük ölçüde ağız içi ve dilin arka kısmındaki bakterilerdir. Dolayısıyla her diş fırçalamadan sonra dilin sırt ve arka kısımlarını ve yanakların içyüzlerini özel dil temizleyici aparey veya fırçalarla iyice temizlemek faydalıdır. Ağızda mevcut diş çürükleri ve diş taşları ile, bozulmuş veya kırılmış veya eskimiş dolgu ve köprüler de ağız kokusuna ve ağrıya neden olurlar. Bu sebeple Ramazan öncesi diş hekimine giderek bu tedavilerin yaptırılması sizi oruçluyken ağız kokusu ve ağrı gibi istenmeyen durumları yaşamaktan alıkoyacaktır. Görüldüğü gibi oruç ciddi bir hazırlık ve bilinç gerektiren fiziksel ve manevi bir olaydır. İslam dini de Müslümanları dengeli beslenme, beden ve ruh sağlığına özen göstermeleri konusunda her fırsatta uyarmaktadır. Dolayısıyla beden ve ruh sağlığını koruyarak ve özen göstererek oruç tutmak Müslümanların aynı zamanda bir dini vecibesidir. Ramazan Ayının İslam Alemine hayırlı olması dileğiyle...”