TBMM’de AK Parti Grup Toplantısı’nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha önceden ABD kanadından Membiç ile ilgili yapılan açıklamalara cevap vererek, “Açıkça ilan ettiğimiz şekilde, yanlarında kimin olduğuna bakmaksızın teröristlerin üzerine gitmeye devam edeceğiz” açıklamasında bulundu. Erdoğan, grup toplantısında özellikle CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nu eleştirdi. Kılıçdaroğlu’nun ÖSO’yu bir terör örgütü olarak nitelemesine tepki gösteren Erdoğan, “ÖSO kendi vatanlarını korumak için bir araya gelerek organize olmuş, bizim de desteklediğimiz, tıpkı Kurtuluş Savaşı’mızdaki Kuva-i Milliye güçleri gibi bir sivil oluşumdur” ifadelerini kullandı.
Millet kavramı üzerinden Kılıçdaroğlu’na cevap veren Erdoğan, “Bu ve benzeri kişilerin kafasındaki millet ve milliyet tanımı Fransız İhtilali ile dünyaya yayılan kavramlardan ibaret olunca ortaya böyle garabetler de çıkabiliyor” açıklamasında bulundu.
“BUNLARA HER TÜRLÜ ORTAKLIK VE BİRLİKTELİK YAKIŞIR”
CHP’nin Atatürk istismarcılığı yaptığını belirten Erdoğan, “her sıkıştıklarında onun sözlerine başvurdukları gibi bugün de aynısını yapıyorlar. Başka sermayeleri kalmadı. Elbette millet olmanın birinci şartı özgürlüktür, elbette savaş meydanlarındaki zaferler ekonomik zaferlerle taçlandırılmadan bağımsızlığın dayanağı haline getirilemezler. İyi de siz bu işin neresindesiniz. CHP’nin tek parti döneminden beri bu ülkede milletin ve devletin hayrına atılan her adımı engellemeye çalışmaktan başka bir icraatı, başarısı var mı? Gazi Mustafa Kemal’in büyük bir ferasetle başlattığı savunma sanayi hamlesinin önünü 2. Dünya Savaşı şartlarını bahane ederek adeta kesen, yapılmış olan işleri rafa kaldıran siz değil misiniz? Uçak fabrikalarımızı, motor fabrikalarımızı kapatan, ihracat bağlantılarını iptal ettiren siz değil misiniz? Küçük aksaklıkları bahane ederek büyük bir fedakarlıkla başlatılmış oylan sanayi hamlelerini dinamitleyen siz değil misiniz? Öyleyse bu gün milletimizin karşısına çıkıp hangi yüzle bilgiden, üretimden, mertlikten bahsediyorsun ne mertliği? Siz önce terör örgütlerine verdiğiniz açık desteğin hesabını verin. Kimlerle, hangi yollarla, nasıl yürüdüğünüzü bu millet görüyor. CHP’nin başında ki bu zat, ‘YPG terör örgütü değil, vatanını kurtarmak için örgütlenmiş bir oluşumdur’ diyor. Bunu diyebilmiş, terör örgütünü böylesine sahiplenmiş bir kişi. YPG dediği PKK’nın Suriye kolu. Bu kişi şuanda Afrin Operasyonu’nu yürüten askerimize kurşun sıkan, sınır ötesinden yaptığı saldırılarla vatandaşlarımızın canına, malına, ibadethanesine kast eden terör örgütünü savunuyor. İşte bunun genel başkan yardımcıları, milletvekilleri, hepsinin yaptığı bu değil mi? Genel Başkanları böyle yapar da şürekâsı ondan aşağı mı? Bu partinin genel başkan yardımcıları, grup başkanvekilleri, milletvekilleri, genel merkez yöneticileri, il başkanları da aynı koroya katılmış gidiyorlar. ‘PYD bir terör örgütü değildir’ diyerek, bize PYD’den niçin rahatsız olduğumuzu soruyor, gaflete bak. Bir başkası, ‘CHP nasılsa PYD’de öyle bir siyasi partidir, bu gerçeği söylemekten çekinmemeliyiz’ diyor. İstanbul’a bir İl başkanı getirmişler, neresinden tutsanız elinizde kalıyor. Teröristlere yönelik operasyonları dünyaya ‘sivil katliamı’ diye sunmak için zaten birbirleri ile yarışıyorlar. FETÖ’cüleri derseniz, Ankara’dan İstanbul’a yürüyecek kadar çok seviyorlar. Kazdıkları çukurlarla vatandaşlarımıza hayatı zehir eden teröristleri ‘barikat kuran arkadaşlar’ diye taktim eden bunlar değil mi? Bölücü terör örgütünün siyasi uzantısı ile öyle iç içe geçmiş durumdalar ki, ortak eylemden seçime ortak girmeye doğru gidiyorlar. Hayırlı olsun, çok isabetli oldu, yeter ki böyle bir karar alsınlar. Atalarımız ‘iki çıplak bir hamama yakışır’ derler. Bunlara her türlü ortaklık ve birliktelik yakışır” diye konuştu.
“ÖSO KENDİ VATANLARINI SAVUNAN MİLLİ BİR YAPIDIR”
CHP’nin ÖSO’ya terör örgütü dediğini belirten Erdoğan, ÖSO’nun bir terör örgütü değil, kendi vatanlarını savunun milli bir yapı olduğunu söyledi. Erdoğan, “FETÖ’ye avukatlık yapan, HDP ile kanka olan, PKK’nın izinden giden, PYD’ye övgüler saydıran ana muhalefetin sıra ÖSO’ya gelince bir anda bunların nevri dönüyor. Dünyada hiçbir devletin, hiçbir istihbarat kuruluşunun, hiçbir insan hakları örgütünün bulamadığı bir gerçeği bunlar keşfetmişler. Neymiş, ÖSO bir terör örgütüymüş. PYD’de ‘parti’ diyenlerin ÖSO’ya ‘terör örgütü’ demesi bizi şaşırtmaz ama birilerinin kafasını karıştırabilir. Onun için burada altını çizerek ifade ederim ki, ÖSO terör örgütü değil, kendi vatanlarını savunan, içinde her meşrepten, her inançtan her etnik kökenden insanın bulunduğu milli yapıdır. Bunların kimi zaman açıktan, kimi zaman fısıltı ile söyledikleri bir husus var. Buldukları her fırsatta, ‘ülkemizdeki Suriyeliler niye kendi vatanlarını savunmak için savaşmıyor da biz oraya gidiyoruz’ diye sürekli el altından fitne yayıyorlar. Biz Arap’ı, Kürt’ü, Türkmen’i ile Suriye’deki kardeşlerimizin orada 7 yıldır nasıl mücadele verdiğini iyi biliyoruz. Ey CHP, siz bunu bilemezsiniz. Siz sadece size sufle edilen yalanlarla hareket edersiniz. Önce yardımlar kesilerek, sonra DEAŞ bahanesiyle bu samimi mücadelenin nasıl sekteye uğratıldığını da çok iyi biliyoruz. ÖSO’ya ‘terör örgütü’ diyenler önce başını iki elinin arasına alsın bir düşünsün. Benim Mehmet’imle beraber orada özgürlük savaşını, kendi topraklarını koruma savaşını yürütenlere böyle bir yakıştırmayı yapmanın ne kadar alçakça olduğunu görmek lazım. Tamamı Suriyeli kardeşlerimizden oluşan OSÖ’nun Fırat Kalkanı Harekatı’ndan nasıl fedakarca çarpıştığının bizler yakından takipçisiyiz, şahidiyiz. Bu operasyonda ÖSO şuana kadar 614 şehit vermiştir, 2 binin üzerinde gazisi vardır. ÖSO Zeytin Dalı Operasyonu’nda 16 şehit ve 100’e yakın gazi vermiş olmasına rağmen mücadelesini kahramanca sürdürmektedir. Ülkemizdeki Suriyeli kardeşlerimizin Zeytin Dalı Harekatı’nın başlamasıyla askerlik şubelerine akın edip bölgeye gitmek için başvurduklarını da biliyoruz. Çatışma bölgelerinde görev yapmaya öyle elini kolunu sallayarak gitmek mümkün değil. Bunun için eğitim, teçhizat, lojistik ve planlama lazım. Tıpkı kendi vatandaşlarımız gibi Suriyeli kardeşlerimizin de askerlik şubelerine yaptıkları başvuruları bir kararlılık ifadesi olarak görüyor ve hepsine şahsım ve milletim adına teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu.
“ÖSO KURTULUŞ SAVAŞIMIZDAKİ KUVA-İ MİLLİYE GÜÇLERİ GİBİ BİR SİVİL OLUŞUMDUR”
Zeytin Dalı Operasyonu kapsamında 646 teröristin etkisiz hale getirildiğini belirten Erdoğan, şunları söyledi:
“Şuan itibariyle, bizim de Mehmetçiğimiz olarak şehitlerimiz var, Zeytin Dalı Operasyonu’nda şuana kadar bizlerde şehitler verdik. Ama kahir ekseriyeti ile burada ÖSO’nun şehitleri var. Toplamda şuanda 646 teröristi etkisiz hale getirdik. Şuanda Burseya Tepesi düştü. Oradaki yakın tepeleri de Mehmetçiğimiz ÖSO ile beraber düşürmenin adımlarını atıyorlar. ÖSO kendi vatanlarını korumak için bir araya gelerek organize olmuş, bizim de desteklediğimiz, tıpkı Kurtuluş Savaşı’mızdaki Kuva-i Milliye güçleri gibi bir sivil oluşumdur. ÖSO’nun bizim kahraman askerlerimizle yan yana çarpışması utanılacak değil, iftihar edilecek bir görüntü. Her sivil oluşum gibi burada da yanlış yapanlar olursa kendi içlerinde muhasebelerini yapar, yanlışı temizlerler. Biz bugüne kadar herhangi bir yanlışlarını görmediğimiz gibi, hataları olabilir, Suriyeli kardeşlerimizin özgürlük mücadelelerinde yanlarında olmaktan memnuniyet duyuyoruz. 1. Dünya Savaşı’ndaki tüm cephelerimizde, Çanakkale’de, Kut’ül Amare’de, Medine ve Kudüs savunmalarında, Kurtuluş Savaşı’mızda şehit olan Halepli, İdlipli, Humuslu, Şamlı yüzlerce kardeşimiz vardır. Sadece Çanakkale Savaşı’nda bugünkü Suriye, Lübnan, Filistin hattından gelen bin civarında şehidimiz var. Bu kardeşlerimizin şimdi bizim desteğimize ihtiyaçları varsa onlarla birlikte cephede olmamız bizim tarihi görevimizdir. ÖSO’ya ‘terörist’ diyerek güya kendi akıllarında DEAŞ ile aynı safa koymaya çalışanlar bölücü terör örgütünü aklamanın gayreti içine girerek aslında kendilerini aynı duruma düşürdüklerini bilmelidir. Bütün bunları gören milletimizin günü geldiğinde taktirini sandıkta ortaya koyacağına inanıyorum.”
“OSMANLI TAM BİR MİLLET DEVLETİYDİ”
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na millet kavramı ile ilgili ders veren Erdoğan, “Bu zatın cehaletini sergilediği bir başka konu da millet meselesi. Önce, ‘Osmanlı’da millet mi vardı’ diyor. Sen bir partinin genel başkanısın, gençlere hitap ediyorsun, buraya gelirken millet kavramı nedir bir oku. Okuma özürlü. Ardından, ‘millet cumhuriyetle beraber oldu’ diyor. Bu ve benzeri kişilerin kafasındaki millet ve milliyet tanımı Fransız İhtilali ile dünyaya yayılan kavramlardan ibaret olunca ortaya böyle garabetler de çıkabiliyor. Halbuki bizim kendi medeniyetimizin, tarihimizin, kültürümüzün bir ‘millet’ tanımı vardır. Osmanlı tam bir millet devletiydi. Ülkeyi yöneten hanedana bakıp ta Osmanlı’yı şahıs devleti sananlar ya tarihlerinden bihaberdirler ya da o tarihi hep başkalarının gözünden, kaynağından okumuşlardır. Bugün Avrupa’da ve dünyanın pek çok yerinde devletler krallık ile yönetiliyor diye bunları milletsiz veya demokrasinin dışında diye mi kabul edeceğiz. Başlarında kral, kraliçe veya imparator bulunan İngiltere’yi, Norveç’i, İspanya’yı, Hollanda’yı, Belçika’yı, İsveç’i, Japonya’yı ve daha pek çok ülkeyi acaba nereye koyacağız. Demek ki yönetim biçimleri ile millet meselesinin, hatta demokrasinin öyle çok ta doğrudan ilişkisi bulunmuyor. Milleti ve milliyeti Fransız ihtilalinden, Alman faşizminden, bunların yol açtığı vahşetler üzerinden kurulan batılı teoriler üzerinden okuyanlar elbette böyle saçmalıyor. Onların milletten anladığı modern anlamdaki ulus ise ulusun elbette bir geçmişi olmaz. Ama millet öyle değil. Tarihi süreklilik içinde milletler daima vardır. Değişen sadece etki ve hakimiyet alanlarıdır. Milletin cumhuriyetle başladığını söyleme binlerce yıllık Türk tarihini, bin 400 yıllık medeniyet geçmişimizi, coğrafyamızdaki bin yıllık varlığımızı yok sayarak bunlara ihanet etmektir” ifadelerini kullandı.
“YANLARINDA KİMİN OLDUĞUNA BAKMAKSIZIN TERÖRİSTLERİN ÜZERİNE GİTMEYE DEVAM EDECEĞİZ”
"Tek millet, tek bayrak, tek vatan ve tek devlet" vurgusunu yineleyen Erdoğan, “Balkanlar’dan Makedonya Cumhurbaşkanı bir tarih profesörüdür. Hep şu ifadeyi kullanır, ‘Osmanlı’nın millet sistemini örnek alın’ der. Bunu özel çalışma yemeğimizde falan da bize birkaç kez anlatmıştır. Milleti ve milliyeti anlamak için öncelikle kendi geçmişinizi iyi bilmeniz gerekir. Rahmetli Erol Bingöl’ün ifadesi ile ‘bizim dilimizin kaynağı eskilerdir, dinimizin kaynağı eskilerdir, soyumuzun kaynağı eskilerdir.’ Ben daha da ileri gidiyorum, ama bunu anlamaz, anlaması için çok daha farklı bir kaynağa gitmesi lazım, onu özel olarak kendisine verebiliriz, biz millet-i İbrahim’den geliyoruz. Sen ‘cumhuriyet’ dediğin zaman dur bakalım neredesin? Ta millet-i İbrahim. Osmanlı da milletimizin tarih boyunca kazandığı tüm gücün ve birikimin zirvesi oluşturan bir devlettir. Bizim millet tanımımız özünü İslam’ın millet anlayışından alır. Bunu bilmen lazım. Pek çok farklı dinden ve kökenden gelen insanı çatısı altında toplayan Osmanlı bunların milliyetlerini dinlerine göre tasnif etmiştir. Osmanlı böyle bir imparatorluk. Müslümanlar bir millet, Hristiyanlar bir millet, Yahudiler bir millettir. Etnik bakımdan zaman zaman çok küçük karışmalar olsa da bu tarihimizin ve coğrafyamızın gerçeğine en uygun tanımdır. Nitekim cumhuriyetimizi kuran kadro da Lozan’da alnı tanımı esas almıştır. Ülkemiz topraklarında yaşayan insanlar ‘Müslümanlar ve Müslüman olmayanlar diyerek’ inançlarına göre sınıflandırılmışlardır. Bu anlayışla sınırlarımız dışında kalan coğrafyalardaki Müslümanlardan isteyenlerin Anadolu’ya gelmesi, Hristiyanlardan da isteyenlerin o ülkelere gidebilmesi temin edilmiştir” şeklinde konuştu.
“Bu zata Yahya Kemal’in 1920 yılında yayınlanan Ezansız Semtler yazısını okumasını özellikle tavsiye ediyorum. O yazıda bizi millet halinde tutan farkın ne olduğunu çok iyi görecektir” diyerek Mehmet Akif Ersoy’un “Bir zamanlar biz de millet, hem nasıl milletmişiz” isimli şiirini okudu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bugün Türkiye ve Türk milleti bin yıl daha tüm dünyayı adaleti, merhameti, sevgi ile kucaklamak için yola çıkmıştır. Bizi bu kutlu yolumuzdan ne sınırlarımıza dizilen teröristler ne içimize sokulan FETÖ, PKK gibi ihanet çeteleri ne de adeta beşinci kol faaliyeti yürüten bu tipler döndüremeyecek. Biz kendi ülkemizin ve milletimizin güvenliği, huzuru, refahı için değil, aynı zamanda komşularımızdan başlayarak tüm kardeşlerimizin, dostlarımızın, tüm masumların ve mazlumlar esenliği için bu mücadeleyi yürütüyoruz. Bizim kimsenin toprağında gözümüz yok, kimsenin haksız ve gereksiz yere canına kast etmek gibi bir düşüncemiz asla yok. Bıçak kemiğe dayanana kadar sabretmemizin nedeni bu oldu. Ama artık bu noktadan sonra kimseyi gözümüz görmez. Sınırlarımızdaki terör tehdidi tamamen ortadan kalkana, 3,5 milyona yakın ülkemizde bulunan Suriyeli kardeşlerimiz kendi evlerine güvenle dönene kadar durmayacağız. Teröristlerin bulundukları yerleri boşaltıp boşaltmaması orada bulunanların bileceği iş. Biz öyle alavere, dalavere ile değil, açıkça ilan ettiğimiz şekilde, yanlarında kimin olduğuna bakmaksızın teröristlerin üzerine gitmeye devam edeceğiz. Kimse bizden kendi sözlerine kendileri değer vermeyenlerin beyanlarına göre hareket etmemizi beklemesin."