Saat 15.00’da Uludağ Üniversitesi Konferans Salonu’nda düzenlenen programda konuşan Araştırmacı Yazar İlknur Güntürkün Kalıpçı, “Çanakkale Zaferi başladığı zaman hiçbir forma rengine bakmadan hepsi cephedeydi. Fenerbahçe de Galatasaray da Beşiktaş da cephede… Fenerbahçe’den 3, Beşiktaş’tan 1, Galatasaray’dan 2 futbolcu şehit olmadan dönüyor. Tüm futbolcular Çanakkale sahnesinde şehit olmuşlar. Bu arada Fenerbahçe’nin takım kaptanı Arif’in hikâyesi müthiş… Arif Çanakkale’ye gitti ama aklı da İngilizler ve Fransızlarla oynana maçlarda. Takımında adam kalmadı, takım çok zayıf. Arif’in mutlaka bazı maçlarda takımına yardımcı olması lazım. Şimdiki futbolculara bunu anlatmak lazım… Cephede komutandan izin istiyor, atına atlıyor, 26 saat at üzerinde İstanbul’a geliyor, iniyor, maça çıkıyor, tekrar atına atlayıp Çanakkale’ye dönüyor. Şimdikiler lüks araçlarına binerken bunu hatırlasınlar. Antrenman çok fazla diyorlar ama bir de buna baksınlar. Bu kadar futbolcu yokluğunda, zor şartlarda İngilizlerle oynadıkları 50 maçın 47’sinde galip geliyorlar. İngilizler çıldırıyorlar. İlla yeneceğiz diye sürekli maç yapıyorlar. General Harrington Liverpool’dan kaleci getirtiyor, Mısır’dan en iyi futbolcuları topluyor, bu sefer kesin yeneriz diyorlar ve 1 metre boyunda kupa yaptırıyor. Yeneceklerinden o kadar eminler. Maç yapılıyor ve Fenerbahçe 2-1 yeniyor. Harrington kupayı kendi elleriyle bizimkilere vermek zorunda kalıyor. Fenerbahçe’nin özverili takım kaptanı Arif maalesef Çanakkale’ye döndüğünde havan topuyla şehit düşüyor. Beşiktaş’ın takım kaptanı Kazım’ın ise şehit olduktan sonra cebinden bir kâğıt çıkıyor. O kâğıda Beşiktaş’ın marşını yazmış. Beşiktaş’ın futbol oynamamak kaydı ile kurulduğunu biliyor musunuz? Galatasaray’da Yakup ve Abdurrahman kardeşler Çanakkale’de şehit düşüyorlar. İlk futbolcu şehidimiz Galatasaraylı İdris’tir. Daha sonra Hüsnü Galip gelir. Bu çok zor bir çalışma. Ömrünüzde hem havan topu ile hem de futbol topuyla sahada çarpışan bir futbol endüstrisine rastladınız mı? Bu bir tek Türkiye’de vardır.”

ATATÜRK HANGİ TAKIMLIYDI?

“Türk futbolunda ilk Gençler Ligi’nde Atatürk’ün izlediği ilk futbol maçı Akşehir’de 28 Temmuz 1922’de Kolordu Subayları ile Batı Cephesi Subayları arasındaki maçtır. Aslında maç bahanedir. Burada savaş taktikleri üzerine konuşulmuştur. 3 Mayıs 1918’de Fenerbahçe Kulübünü ziyaret eder. Anadolu’ya gönderilecek silahların kaçış planı orada yapılır çünkü silahlar Fenerbahçe’nin kulüp binasında saklanmaktadır. İstiklal Savaşı’nda şehit olan Fenerbahçeli Arif için gözyaşı döker. 1932’de kulüp binası yanınca ise kendi maaşından bin lira bağışta bulunur. 1928’de Gazi büstü maçlarının şampiyonu Galatasaray olunca bir kutlama mesajı çeker. Her bir şehit olan futbolcunun ailesine tek tek telgraf çekmiştir. Beşiktaş Kulüp Başkanı Ahmet Bey’in Spor Kongresi’nde sunduğu önerileri çok beğenir ve 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’nı yasallaştırıp yürürlüğe koyar. Çanakkale’de sırtına gülle yiyen Beşiktaş kaptanı Kazım için çok üzülür ve ailesine özel bir mektup yazar. Kurtuluş Savaşı’nda askere cephane yetiştiren günümüzdeki Ankaragücü futbolcularından birçoğunun şehit olduğu haberine çok üzülerek savaş sonrasında Ankaragücü kulübüne İstiklal madalyası verir. İzmir’i ziyareti sırasında İngiliz Donanma Karması ile oynadığı maçı 1-0 kazanan Altay’ın galibiyetine çok sevinerek Orgeneral Fahrettin Paşa’ya kulübün adını soyadı olarak verir ve Orgeneralimiz Fahrettin Altay olur. 13 Ekim 1925’te Karşıyaka Spor Kulübünü ziyaret ederek övgü dolu sözler söylemiştir ve İzmir’de düşmanla mücadele ederken savaşa katılan, düşmanı denize dökmede askerlerin başını çeken Karşıyaka Spor Kulübüne de ambleminde Türk bayrağı taşıma izni verir. Şimdi siz söyleyin, Atatürk hangi takımlı? Ben çok öngörüşlü gitti ama inceledikçe, çektiği telgraflara baktıkça tüm Türkiye’yi saran, kucaklayan, benimseyen bir Mustafa Kemal Atatürk çıktı. Kim ne hizmet ettiyse ona ahde vefa sunmuş. Onlar üzerlerindeki renkleri birleştirerek savaştılar. Hiç biri sen rakipsin demedi, Atatürk de hiçbirini ayırmadan karşılık vermiş” ifadelerini kullandı.