Programda açılış konuşması yapan İnegöl Ertuğrulgazi Kültür ve Yaşatma Derneği Başkanı Mehmet Yılmaz, “1915 olaylarının 100. yılı münasebetiyle Ermeni lobileri tarafından dünya çapında başlatılan yanıltıcı kampanyalar hızını arttırırken, yakın geçmişte coğrafyamızda gerçekleştirilen Hocalı Katliamı adeta unutturulmaya çalışılıyor. Bu insanlık suçu, gerek bölgemizde ve gerekse uluslararası toplumda hak ettiği duyarlılığa henüz kavuşabilmiş ve hukuken karşılığını bulmuş değildir. Bugün Karabağ Savaşı sırasında yaşanan Hocalı Katliamı’nın 23. yıldönümünde, hukuken Azerbaycan’a ait olan Dağlık Karabağ toprakları halen Ermenistan işgali altında bulunmaktadır. Hocalı Katliamı’nın ve Karabağ Savaşı süresince işlenen diğer insanlık suçlarının sorumluları bugüne kadar herhangi bir cezai sürece tabi tutulmamış ve işgal edilen topraklardan kaçan 1 milyon Azeri Türkü evlerine dönememiştir. Bu insanlık suçu, çok değil bundan 23 yıl önce yaşanmıştır ve dünya, Ermenilerin yapmış olduğu bu zulmü sadece seyretmekle yetinmiştir” dedi.

“SÜLEYMAN ŞAH’I AİT OLDUĞU VATAN TOPRAKLARINA İSTİYORUZ”

Ertuğrulgazi Kültür Dernekleri Federasyonu Başkanı Nihat Kula, “Ertuğrulgazi Kültür Dernekleri adından da bilindiği üzere geçmiş ile gelecek arasında köprüyü kurmak, dünün güzelliklerini bugünkü nesle aktarmak ve yarınlara güçlü Türkiye, huzurlu insanların yaşadığı, birliğin ve bütünlüğün tesis edildiği, güzel insanların kardeşlik duyguları içerisinde birbirini kucakladığı bir vatan toprağı bırakmak, emanete ihanet etmemek amacıyla kurulmuş kültürel bir derneğimizdir. İnegöl Ertuğrulgazi Derneği ve bağlı derneklerimiz, milli meselelerdeki hassasiyetlerini düzenledikleri basın toplantılarında, seminerlerinde ve konferanslarında, Türkiye, yakınların Türkiye’si ve Türkiye üzerindeki oyunlar hakkındaki görüş ve düşüncelerini ortaya koyan kültür dernekleridir. Biz şunu çok iyi biliyoruz; bugün Hocalı Katliamını anlatmak üzere sevgili hocam buraya intikal ettiler ama şu bir gerçek ki Türk milleti tarih sahnesinde yer aldığı günden bugüne kadar bu tür katliamları yaşayarak geldi. Yakın tarihte dün Bulgar Türklerin yaşadığı göç hareketi, Bosna Türklerin yaşadığı katliam, kundaktaki çocukların katledilmesi, şuanda yaşadığımız Kerkük’te, Musul’da, Şam’da, Halep’te, Doğu Türkistan’da velhasıl Müslüman Türk’ün yaşadığı tüm coğrafyada Müslüman Türk milletine karşı bir soykırım hareketini ibretle yaşıyor ve imanın en zayıf noktası olan kalben buğz edebiliyoruz. Ben Federasyon Başkanıyım. Dedem Süleyman Şah’ın oğlunun adını taşıdığı Ertuğrulgazi Kültür Dernekleri Federasyonu Genel Başkanıyım. Ülke gündemine düşen bir türbe yerinin değiştirilmesi olayını ibretle izliyorum. Olayın siyasi boyutu beni hiç ilgilendirmiyor ama bildiğim ve inandığım ecdadım ve dedemin mezarında rahat uyumasıdır. Dolayısıyla buradan siyaset yapan tüm arkadaşlarıma seslenmek istiyorum; dedem Ertuğrulgazi’nin babası anam Hayma anamın eşi Süleyman Şah’ı ait olduğu vatan topraklarına istiyoruz. Benim için huzur içinde ziyaret edebileceğim, duamı okuyabileceğim, dedemin mirasını da gelecek nesillere bırakacağım vatan topraklarına istiyorum. Bu bir siyasi talep değildir. Ülkenin içinde bulunduğu kaos ortamı, doğu ve güneydoğu, devletin ve devleti yönetenlerin içinde bulunduğu kaos beni hiç ilgilendirmiyor ama bir torun olarak, ecdadımın yattığı yerde huzur bulması adına ya eşi Hayma ananın ya oğlu Ertuğrulgazi’nin yanına ya torunu Osmangazi’nin yanına türbenin nakledilmesini hasetsen rica ediyoruz. Bu konu partiler üstü bir konu. Birileri bu diyor, şu diyor bu bizi hiç ilgilendirmiyor. Bu hassasiyetimi siyaset yapan arkadaşlarımdan hassasiyetle istirham ediyorum. İnegöl’de ama sağ yelpazeden ama sol yelpazeden siyaset yapan arkadaşlarımın vatan sevgisini, imanını ve inancını yargılama, sorgulama noktasında değil vatanını seven, milletini seven, ecdadına sahip çıkacağına inandığım arkadaşları göreve çağırıyorum” diye konuştu.

ORADA Kİ ACI BİZİM İÇİN DE ACIDIR

 Türkiye Yörük Türkmen Birliği Genel Sekreteri Fahrettin Beşli, “Türk milleti olarak bu topraklarda en son çektiğimiz acının üzerinden 100 yıldan fazla zaman geçti. Ancak ders almak için bizim acı çekmemiz gerekmiyor. Benim kardeşim komşu daireden otururken içeriden ses gelse, çocuklarından biri ‘Ah’ dese benim canım acır. Azerbaycan bizim için kan bağı, göbek bağı olan akrabamızdır. Oradaki her acı bizim için de acıdır. Hocalı Katliamı bu kapsamda bir hadisedir. İkincisi bu Anadolu topraklarında bizim ata topraklarıyla tek köprümüz, tek kapımızın da bekçisidir. Etrafımızdaki bütün ülkeler bize yabancıyken bizim ata topraklarımıza geçiş yolumuz sadece Azerbaycan topraklarındandır. O nedenle de önemlidir. Azerbaycan milli marşını İstiklâl Marşı’nı dinler gibi dinledim. Bizim bir marşımızdır. Katıldığınız, bizleri davet ettiğiniz ve bu günü herkesin hatırlaması sağladığınız için teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.

ALLAH BÖYLE ACILAR YAŞATMASIN

Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ın katıldığı bir programdan dolayı konferansa iştirak edemediğini ve selamlarını ilettiğini belirterek bir konuşma yapan Belediye Başkan Yardımcısı Adil Kansu ise, “Bugün gerçekten acı bir gün. 26 Şubat 1992’de Hocalı Katliamı gerçekleşti. Oradaki soydaşlarımız, kardeşlerimiz hunharca katledildiler. Allah rahmet eylesin, Allah bize böyle acılar yaşatmasın” dedi.

TÜRK DÜNYASINI ONUNLA BİRLİKTE TANIDIM

Konferansa katılan Azeri Türk Kadınlar Birliği Başkanı Tenzile Rüstemhanlı’nın 2 hafta önce elim bir trafik kazasında yaşamını yitiren kardeşinin acısına rağmen programa iştirak ettiğini belirten Asılsız Ermeni İddialarıyla Mücadele Federasyonu Başkanı Şemsettin Gürtekin, “Tenzile Hanım 2 hafta önce elim bir trafik kazasında kız kardeşini kaybetti. Ben Tenzile Hanımı 2000’li yıllarda tanıdım ve Türk dünyasını da onunla birlikte tanıdım. O gün bu gündür birlikte bu çalışmaları yapıyoruz. Buradan sonra 1 hafta boyunca çeşitli bölgelerde konferanslara katılacağız. Gerçekleştirilen bu programa katılan herkese teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu.

HOCALI GAZİSİNİN AĞZINDAN KATLİAM ANLARI

Konferans'ta son olarak kürsüye çıkan Azeri Türk Kadınlar Birliği Başkanı ve Hocalı Katliamı gazisi Tenzile Rüstemhanlı’nın başından geçen olayları ve o günden bu güne yaşanan gelişmeleri aktarması ile devam etti.