Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) İnegöl Şubesi ile Türkiye Barolar Birliği tarafından Cerrah Mahallesinde düzenlenen söyleşiye katılan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan´a seslendi.
Cerrah mahallesinde kahvehanede vatandaşlarla bir araya gelen Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu´na, CHP Eskişehir eski Milletvekili, Prof. Dr. Süheyl Batum´da eşlik etti. CHP İlçe Başkanı Necmi Demir ve yönetim kurulu üyeleri, ADD İnegöl Şubesi Başkanı Birol Atay ve yönetim kurulu üyeleri ile vatandaşların karşıladığı Metin Feyzioğlu, “Bizim karşımızdaki oylamamızı istenen sistem, bir başkanlık sistemi ya da dünyada olan bir Cumhurbaşkanlığı sistemi değil. Cumhurbaşkanımızda bunun emsali olmadığını söylemişti. İyi de ilaç üretildiğinde bile, önce cansızlarda, sonra farelerde, sonra maymunlarda deniyor. Sonra da az sayıda insanlarda deniyor. Yan etkilerini ölçtükten sonra piyasaya çıkarıyor. Deneme yanılma yolu ile böyle bir anayasa çıkarılamaz. Kaldı ki söylemek zorundayım, ilk kez Türkiye´de yapılmıyor bu sistem, Tanzanya´da da buna benzer bir sistem yapıldı. Saddam´ın Irak´ı, Esad´ın Suriye´si ile bire bir aynı” dedi.
NEDEN ANAYASAYA ÖN SEÇİM ZORUNLULUĞUNU KOYMADIK
“Milletvekillerini bugün bile siz mi seçiyorsunuz? Yoksa genel başkanlar mı belirliyor?” diyen Feyzioğlu, “Kanuna göre Genel Başkanlar Milletvekili adayı belirleyebiliyorlar. Peki vekillerin nereden olursa seçileceğini de genel başkan biliyor mu? Elbette biliyor. Demek ki genel başkan seçilebilir yerde yazdığı vekil oluyor, gerisi olmuyor. Bu durumda vekiller, genel başkana şükran duyuyor. Maazallah seçilmesi zor bir ilden birinci sırada ise mühim para harcaması gerekiyor. Özet ile kim seçiyor aslında, genel başkan belirliyor, halk gidiyor oy veriyor. Biz meclisi güçlendirmek istiyor isek, neden anayasaya ön seçim zorunluluğunu koymadık? Neden halka sıralamayı sormadık? Halka gerçekten vekil seçme hakkını versek, milletvekili genel başkanının karşısında dimdik durur. ‘Beni halk yazdı´ diyebilirse, şahsiyet kazanır” diye konuştu.
PARTİ GENEL BAŞKANLIĞI İLE BAŞKANLIĞI AYNI ANDA YÜRÜTEN DEMOKRATİK SİSTEM YOK
Yeni sistemle son derece güçlü bir Başkan yaratıldığını belirten Metin Feyzioğlu, “Ama bu Başkana dünyada emsali olmayan bir başka sıfat daha veriliyor. Buda parti Genel Başkanlığı sıfatı. Parti Genel Başkanlığı ile Başkanlığı aynı anda yürüten demokratik sistem yok. Amerika´da başkanların, parti Genel Başkanı olmaları yasaktır. Neden biliyor musunuz? Amerikan başkanı çok güçlüdür. O gücü halk kontrol edebilsin diye, meclisin oluşumunda söz hakkı olması istenemez. Tramp´ın seçilmesini sağladığı bir milletvekili bulamazsınız. Böylece bir milletvekili Başkana ‘Dur bakalım, senin benim önüme koyduğun yasayı onaylamak zorunda değilim. Senin her dediğin evet demek zorunda değilim.´ Eğer bunu yaparsak meclis her şeyi seçsin, ama şahsiyetli bir meclis ile seçsin. Biz bir taraftan meclisin, genel başkanın tarafından oluşmasını devam ettiriyoruz. Bir taraftan da başkana inanılmaz yetki veriyoruz. Parti genel başkanı, devlet başkanına şu yetkiyi vermiş. Türkiye´de ki 2,5 milyon memura disiplin amirliği. İsterse soruşturma açabilir, görevden alabilir. Bunun sonucunun bir ilçeye nasıl yansıdığını düşünelim mi? Bir ilçede parti genel başkanına doğrudan ulaşabilecek kişi, ilçe başkanıdır. Ben bu anayasanın iki başlılığını kaldırdığı ve yerine 957 başçık koyduğunu söylüyorum diyorum. Çünkü o kadar ilçe var. İlçe başkanı haber aldı, emniyet bir uygulama yapacak, kahveleri gezecek. İlçe başkanının sevdiği kahvelere bir şey olmayacak ama sevmediklerine bir şeyler olacak. Emniyet Müdürü gerekeni yapmadığında, devlet başkanına şikayet ederek müdür hakkında işlem yaptırabilecek ilçe başkanı. Partili Cumhurbaşkanından yana sorun yok ama Cumhurbaşkanı, Parti Genel Başkanı olamaz denilemez miydi? Anayasaya milletvekilleri ön seçim ile gelmek zorundadır denilebilirdi. Vatandaş genel başkanın sırlamasını oylamak zorunda değildir denilebilirdi. Koymadılar çünkü meclis başkanın sımsıkı elinde olsun isteniliyor. Biz buna karşıyız. Frensiz kamyon meselesi bu” dedi.
YENİ SİSTEMDE EYALET VAR!
“Bu vatanda yaşayan herkesin milliyetçi olduğunu düşünüyorum” diyen Feyzioğlu, “Bende milliyetçi bir insanım. Tüm ailemde bölücü ve yıkıcı akımlara karşı nesillerdir mücadele var. Bende hep karşısında durdum. Şu iftira ile karşılaşıyorum; ‘Terörist cenazesini sırtladılar´ diyorlar. Yalandır, şerefsizlerin uydurduğu bir yalandır. Bunlar alçak oğlu alçaklardır. Benim tabutunu taşıdığım büyük ihtimal ile PKK´nın vurduğu baro başkanıdır. Üstünde ki flamada Diyarbakır barosunun 60 yıllık bayrağıdır. Dün Bilecik´teydik. Boynumuza keyfiye taktık. Keyfiye kayı boyunun kendilerini ayırmak için kullandığı örtüdür. Şerefsizler yazmış, PKK poşusu mu taktın diye. Bunu bile bilemeyecek kadar hem cahil, hem hainler. Siz onu bırakın Atatürk havalimanına Kürdistan bayrağı çekenlere bakın. 21 Mart 2013´te bebek katilinin mektubu megri megri diye, Türkiye´yi terörist devlet olmak ile suçlayan Şivan Perver ile birlikte söyleyen, ağlayan ve okutanlara bakın. Ben o mektubu ne yazdım, ne okudum, nede okuttum. Tam aksine o mektup yayınlandıktan 5 gün sonra, ancak yayınlayacak gazete buldum. Ortadoğu da barış yerine her yerde savaş çıktı. Öcalan mektubunda ‘Ortadoğu´da sorunu çözmek için Kürdi, Arabi, Türki sanal devletlerin ortadan kalkması lazımdır´ diyordu. ‘Türkiye´nin sınırları değişsin´ diyordu. Türkiye´nin sınırlarının değişmesinden söz eden mektubu bize barış diye yutturan o aydınımsıların yatacak yeri yok. Sonuçta ne oldu? 3 yıl boyunca şehirlerimiz tuzaklandı, mayınlandı. Yüzlerce askerimiz, polisimiz şehit oldu. Üstelik polislerimiz, askerlerimiz sivil mahallelerde, sivil can kayıpları en az olsun diye kendi canlarını hiçe saydılar. Kolay mı şehirlerde operasyon yapmak? Ordumuz bilmez miydi tank ile, füze ile uçurmayı? Halkı teröristten ayırmak imkansızdı. Bizim devletimiz imkansızı başardı ama bunun sonunda şehit olmak vardı. Peki Türkiye´yi yönetenler eğer kandırılmasaydı, bunlar başımıza gelir miydi? Bir kez daha sayın Cumhurbaşkanımız, Türkiye´yi yönetenler lütfen yanıltılmasın diye uğraşıyoruz. Çünkü bu anayasada 123, 124 ve 127. maddelerde eyalet var ve iddia ediyorum sayın Cumhurbaşkanımızın bunlardan haberi yok. Adı yazmıyor eyaletin. Bunu ben söylüyor isem, uluslararası ceza hukuku çalışmış, dekanlık yapmış ve mevcut Barolar Birliği Başkanı söylüyor ise, bunu Yusuf Halaçoğlu söylüyor ise, sayın Cumhurbaşkanımızın ben aynı siyasi düşünceden değilim diye bizi davet edip dinlememe hakkı olabilir mi? Bir risk var diyoruz. Bir büyük tehlike var diyoruz. Sen benim partimden değilsin diyerek, devletin kapısını sana kapattım demesi ne kadar sorumlu bir davranış . Ben buradan bir daha sesleniyorum; sayın Cumhurbaşkanımız, evinizin kapısını istediğinize açın ama vatandaşa devletin kapısı 1923´te Cumhuriyetin ilanı ile kapanmamak üzere açıldı. Bizi davet edin, sizden bazıları gibi maddi manevi talebimiz yok. Ne ihale peşindeyiz, ne inşaat. Tam aksine bunları söylediğimiz gibi her gün tehdit ve hakaret alıyoruz. Hayat zor ama bu zorluk anayasa geçtiğinde başımıza gelecekleri düşünürseniz elbette katlanılması gerek zorluk” diye konuştu.
CUMHURBAŞKANI YANILTILIYOR
“Öcalan´ın 2013´te İmralı notları diye tutturduğu notlar var” diyen Feyzioğlu, “Yeni anayasa yazılıyordu. Analar ağlamayacaktı ya hani. Akiller vardı Türkiye´yi dolaşıyordu. Süheyl Batum´da o masalarda oturdu bir süre. Masanın bir ucuna meğerse Öcalan´ın vekilleri oturmuş. İmralı tutanaklarını biz satır satır okuduk. 22´nci sayfada anayasa müzakereleri için kendi vekilleri Öcalan´dan talimat almışlar. Diyor ki, adını söyleyerek yasa dayatmayın alerji yaratır. Yani millet uyanır. Onun yerine Avrupa Özerklik şartındaki Türkiye´nin çekincelerinin kaldırılmasını sağlayalım, eyalet o şekilde gelir. Şimdi dikkat buyurun, şöyle bir kamu tüzel kişiliğinin kurulmasına artık izin veriliyor. Aşağıda ki illerin eğitim, sağlık, emniyet ve maden hizmetlerinin bölge birliği üzerinde belediyeler tarafından kamu tüzel kişiliği kurulmuştur. Ördek gibi yürüyor, vaklıyor ise ben memleketimde buna ördek derim. Herhalde sizde buna ördek dersiniz. Ördek buna bozulacak diye, ördeğe başka bir şey diyemem. Bu açıkça eyalet kurma maddesidir. Öcalan´ın bahsettiği Avrupa Özerklik şartını biz 2003´te maalesef imzaladık. İmzalama sebebimiz Avrupa Birliğine giriyor olmamızdı. Fakat o tarihte henüz Türkiye´de milli kurumlar balyozlanmamıştı. Türkiye´de uygulanmaz dediğimiz maddelerden biri, belediyenin silahlı polis gücü kurmasıdır. Diğeri de belediyenin kendi okulunu, kendi müfredatı ve kendi öğretmeni ile açmasıdır. Dili de kendi dile ile eğitim yapmadır. Tek imza ile başkana bunları veriyorlar. Bana birisi çıkıp bu küresel kuklacı oyunu değil desin. Sayın Cumhurbaşkanımızın bunlardan haberi yok olması da gerekmez. Anlatılması lazım ama korkarım ki yanında sadece en doğru siz bilirsiniz diyen, kendisinden sadece korkanlar kaldı. Bizim maddi beklentimiz yok hiç olmadı. Tek ricamız lütfen sayın Cumhurbaşkanı bunu dinleyin, yine yanıltılıyorsunuz. Ama biz yine sizin bizi dinlemeyeceğinizi bilerek yollara düştük ve milletimize anlatıyoruz. Çünkü milletimiz dinliyor ve dinlediğini de 16 Nisan´da sandıkta size söyleyecek. Takdir yüce Türk Milletinindir” dedi.
ÇOK KOLAY KANDIRILIYOR
Prof. Dr. Süheyl Batum ise, “Malum Atatürk´ün akrabalarının da yaşadığı Cerrah Beldesine geldik. Arkadaşlar gerçekten bir aydan beri Anadolu´nun çok değişik il ve ilçelerini geziyoruz. Feyzioğlu çok doğru söyledi. Anadolu´nun her yerinde MHP´liler, HDP´liler, CHP´liler, SP´liler, Vatan Partililer hepsi çalışıyor ve anlatıyorlar. Platformlar kurmuşlar, burada böyle bir platform var. Bugüne kadar yan yana gelmemiş bu partilerin bugün bir araya gelmesi neyi ifade ediyor. Kuvayi Milliye yeniden ayakta. Bu bizim genlerimizde var. Biz 600-700 yıllık bir Osmanlı İmparatorluğundan gelen devletiz. Bu devletinde nasıl yıkıldığını biliyoruz. Bir kişinin iki dudağındaki lafı ile savaşa girdik ve yıkıldı gitti. Şimdi Türk milleti ayakta. Çünkü o günlerde yapamadıklarını yıkılan bir imparatorluktan doğan Türkiye Cumhuriyetinde, yine aynı küresel oyunlar tarafından bir kişiye bırakılmak isteniyor. Bir kişiye bırakalım ki, kandırabilmek kolay olsun. Hele ki o kandırılması gerek kişi gelen gidenin kandırdığı iyi niyetli saf bir insan ise, yemede yanında yat. Sayın Cumhurbaşkanımız dünyanın en iyi ve başarılı insanı olabilir ama bir şeyi var, çok kolay kandırılıyor. Bugünde küresel kuklacılar onu kandırıyor. Anadolu´nun çok yerinde gördüğümü İnegöl´de gördüm. Kuyayi Milliye´yi oluşturmuşsunuz. Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar olacak ve bir tek kişinin iki dudağının arasına bırakılmayacak. Kuvayi Milliye´nin bir ferdi olmaktan onur ve gurur duyuyorum” şeklinde konuştu.
Son Güncelleme: 28.03.2017 10:47