Ak Parti Bursa Milletvekili Av. Vildan Yılmaz Gürel, 15 Temmuz Demokrasi Ve Milli Birlik Günü İle alakalı bir açıklama yaptı.
Gürel açıklamasına şu sözlere yer verdi “15 Temmuz, Türk milletinin bugüne kadar vesayet rejimlerine ve belli zümrelere karşı milletin ortak tepkisi olarak tarihe geçmiştir.
Devletin kılcal damarlarına nüfuz ederek, halkımızın milli ve manevi değerlerini suiistimal eden, temiz ve saf niyetli Anadolu çocuklarını yetiştirerek kendilerine tabi hale getiren ve 15 Temmuz’da kendi milletine karşı adeta robota dönmüş hissiyatsız, şuursuz bireylere dönüştüren azılı örgüt, Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere demokrasimize ve milli iradeye saldıracak kadar alçalmışlardır.
Edna-el Ard olarak tabir edilen bir kavram vardır malumunuz. Yeryüzünün en alçak çukuru diye geçer. İşte bu güruh adeta bu çukurda gizlediği emellerini, yıllara yaydığı hain planlarını 15Temmuz gecesi tatbik etmeye koyuldu. Her şeyi kusursuz planlamış ve bütün aktörler kendilerine okyanus ötesinden verilen emirleri harfiyen yerine getiriyorlardı. Onlar zannettiler ki daha önce bu ülkede elini kolunu sallaya sallaya darbe yapanlar gibi başarılı olacaklar, onlar zannettiler ki sabah gün ağardığında Devlet Başkanı Recep Tayyip Erdoğan tutuklanacak, millet iradesi kendini “Mesih” olarak gören bir emekli vaiz bu ülkeye kahraman edasıyla girecek ve bu örgüt bu devleti ele geçirecekti. Ancak bir detayı unuttular, Enfal Suresi’nde bahsedildiği gibi “Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır”.
Kurdukları bütün tuzaklar, kusursuz diye ortaya koydukları bütün planlar yerle bir oldu. “Halkımızı sokaklara, meydanlara davet ediyorum” diyen Cumhurbaşkanımız ve Başkomutanımız Recep Tayyip Erdoğan’ı, Saraçhane’de havuzda abdest alarak şehadete yürüyenleri, oğlu Abdullah ile köprüye koşan Erol Olçok ve binlerce kahramanı, devletine milletine sadık olup meydanlara inenleri, Ömer Halisdemir’i, Meclis’i başımıza yıksanız dahi demokrasiden taviz vermeyiz diyen milletin temsilcilerini hesaba katmamışlardı.
Onlar F-16’ların demir kanatlarına, tankların paletlerine, silahların soğuk namlularına, satılmış hainlerin sayıca çokluğuna güveniyorlardı. Ancak 15 Temmuz’da Türkiye’nin dört bir yanında kahramanca direnişi gördüklerinde bu milletin güvendiği tek gücün ve son sözün Allah’a ait olduğunu gördüklerinde menfezlere, hücre evlerine, kuyulara, ormanlara, sınır kapılarına, kendilerini piyon olarak kullanan ülkelerin kucağına koştular.
Bugün bu ülkenin 81 vilayetinde 780 bin metrekarelik vatan toprağında gerek bugüne kadar demokrasi ve milli birliğimiz beraberliğimiz için şehit düşen ecdadımızı, gerek 15 Temmuz günü her biri ayrı bir kahramanlık hikâyesine sahip 251 şehidimizi bir kez daha saygı ve minnetle yâd ediyorum. Rabbim bu millete bir kez daha “İstiklal Marşı” yazdırmasın diyen Milli Şairimizin ne demek istediğini bir kez daha anlıyoruz. Atatürk’ün dâhili ve harici bedhahlar derken neyi kast ettiğini şimdi daha iyi anlıyoruz. Gözü yaşlı şehit annelerini, Özel Harekâtta şehit olan polislerimizin ailelerini, babasız kalan çocukları gördükçe vatanını 1 dolara satanlara öfkemiz dinmeyecek. Ve bu topraklarda son kalan kişi olana dek bağımsızlık ve özgürlük mücadelemiz de devam edecektir.”