Dün saat 12.30’da sendika lokalinde, Türk Eğitim-Sen İnegöl Temsilciliği üyelerinin katılımıyla bir basın toplantısı düzenleyen Şenol Şahin, “Bugün burada Türk Eğitim-Sen İnegöl ilçe temsilciliği olarak, genel merkezimizin almış olduğu 1 günlük iş bırakma eylem kararı doğrultusunda toplanmış bulunuyoruz. Türkiye genelinde malum sendika hariç, bütün sendikalar bu eyleme destek vermektedir. Diğer sendikalarla bu eylem sürecindeki ortak paydamız, Milli Eğitim personellerinin özlük haklarının savunulması ve yöneticilere yapılan kıyım noktasındadır. Türk Eğitim-Sen`in yönetici kıyımı ile ilgili mücadelesi aylardır sürdürmektedir. Sözde paralel yapıyı tasfiye etmek için okul müdürlerinden, müdür yardımcılarına ve müdür başyardımcılarına, il milli eğitim müdürlerinden ilçe milli eğitim müdürlerine, il milli eğitim müdür yardımcılarından MEB`de üst düzey yöneticilere kadar, MEB`de neredeyse yönetici bırakılmamıştır. Çalışkan, başarılı, ödüllü, okulunu zirveye taşıyan okul müdürlerine sözde değerlendirmelerde düşük puanlar verilerek, onları görevlerinden aldılar ve küstürdüler. Okullardaki son durum ne? Bazıları hariç okullarda müdürler hala göreve başlamadı. Okullarda bir başıboşluk, düzensizlik, ne yapılacağını bilememe durumu söz konusudur. Ve bu durum okullarımızda bir takım olumsuzlukların yaşanmasına sebep olmaktadır” diye konuştu.
BİZLERİ SIFIRLAMAYA GÜCÜNÜZ YETMEYECEK
Eğitimde yaşanan olumsuzları gidermek yerine, yetkililerin halen baskı ve kadrolaşma çabaları içerisinde olduklarını belirten Şahin, “Görevden alınan okul müdürlerinin yerine atadıkları ve 4 yılı dolmadığı için görevine devam eden okul müdürlerinin Yönetmelik gereği çalışacağı müdür yardımcısını seçme hakkına dahi müdahale edilmeye devam edilmektedir. Okul müdürlerinin teklif ettiği müdür yardımcıları sudan bahanelerle ve bazen de hiç gerekçe gösterilmeden, sırf sendikasından dolayı reddedilmektedir. Türk Eğitim-Sen olarak hiçbir şekilde baskıya boyun eğmeyeceğimizi, her daim haklının yanında olacağımızı, haklı mücadelemizi savunma noktasında asla yılmayacağımızı, buradan bir kez daha en yüksek perdeden haykırıyoruz. Başaramayacaksınız, bizleri sıfırlamaya gücünüz yetmeyecektir. Bilindiği gibi konu Anayasa Mahkemesi`ndedir. Anayasa Mahkemesi`nin bu talan, bu torpil, bu yandaşlığa bir an önce son verecek bir karar vermesi gereklidir. Şayet Anayasa Mahkemesi iptal etmezse, konuyu AİHM`ye kadar taşıyacağımız, Genel Merkezimiz tarafından gündeme getirilmiştir” dedi.
GELİR DAĞILIMINDAKİ ADALETSİZLİK BÜYÜMEKTEDİR
Öte yandan, eğitimin sorununun sadece kadrolaşma olmadığını ifade eden Şenol Şahin, “Eğitim çalışanlarının ekonomik ve sosyal hakları tırpanlanmaktadır. Gelir dağılımındaki adaletsizlik büyümektedir. Bu yıl ilk kez malum sendikanın masada pazarlık yapmaması nedeniyle çalışanlar enflasyon farkı alamamıştır, memurların aile ve çocuk yardımları, ek ödemeleri artırılmamıştır. 2014 ve 2015 yılları çalışanlar için kaybedilmiş yıllar olarak tarihe geçecektir. HSYK seçimleri öncesinde hakim ve savcılara bin 155 TL zam yapılacağı bildirilmektedir. Öğretmenleri, eğitim çalışanlarını, akademisyenleri, üniversite çalışanlarını, diğer memurları, asgari ücretlileri, emeklileri görmeyenlerin, oy devşirmek uğruna hakim ve savcıları görmesi nasıl bir adalettir? Öğretmenler ve eğitim çalışanlarının sosyal statüsü ve itibari giderek azalmaktadır. Angarya bir iş olan nöbet uygulamasında 6 saat ek ders talebimize kulak tıkanmıştır. Bütün kurumlarda nöbet görevi ücrete tabi iken söz konusu öğretmen olunca her zaman olduğu gibi yine bu konuda da isteklerimiz dikkate alınmamıştır” diye konuştu.
1 GÜNLÜK İŞ BIRAKMA EYLEMİ
Tüm bu nedenlerden dolayı, Türk Eğitim-Sen olarak tüm illerde 24 Eylül 2014 tarihinde bir günlük iş bırakma eylemi yaptıklarını belirten Şenol Şahin, “Öte yandan velilerimize de şu bilgilendirmeyi yapmak istiyoruz; sadece eğitim çalışanlarının değil, çocuklarımızın da geleceği tehdit altındadır. TEOG yerleştirmelerinde yapılan hatalar, öğretmen ve derslik açığı, ücretli öğretmenlerin derslere girmesi, birleştirilmiş sınıf uygulaması, okullarda ikili eğitim yapılması, eğitimin niteliğinin, kalitesinin azalması, kendi yağıyla kavrulan devlet okullarına ödenek ayrılmamasına rağmen, özel okullara teşvik verilmesi; okulların liyakatten, bilgiden, tecrübeden yoksun insanlara teslim edilmesi, Türk Milli Eğitimi için en tehlikeli hususlardır. Şundan emin olunmalıdır ki, biz daha iyi bir eğitim hizmeti verebilmek için sesimizi yükseltiyoruz. Sonuç olarak; milletimizin, devletimizin teminatı çocuklarımızın eğitim öğretim gördüğü bu yuvaların siyasi çekişmelere, siyasi çıkarlara kurban edilmesine, okullarımızın 1980 ihtilali öncesi politik kavgaların sahnelendiği ortamlara dönüştürülmesine müsaade etmeyeceğiz. Herkes şunu bilmelidir ki, Türk Milli Eğitiminin temel amaç ve esaslarına sonuna kadar bağlı kalan Türk Eğitim-Sen, bu misyonunu sürdürmeye devam edecektir” şeklinde konuştu.