Sosyal Demokrasi Derneğinin düzenlediği bir etkinliğe katılmak üzere Bursa´ya gelen Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) eski Genel Başkanı Murat Karayalçın, CHP İnegöl ilçe Başkanlığını ziyaret etti. 16 Nisan´da üç nedenden dolayı hayır oyu kullanacağını ifade eden Karayalçın, “Birincisi devleti yapılandıran güçlerin tek bir yerde toplanmış olması, ikincisi ülkenin çoğulcu yapısının daha da bozulacak olması ve üçüncüsü ise partili Cumhurbaşkanlığının içime sinmemesidir” dedi.
CHP Bursa İl Başkanı Şadi Özdemir ile birlikte CHP İlçe Başkanlığını ziyaret eden eski Genel Başkan Murat Karayalçın´ı, CHP Bursa eski Milletvekili İlhan Demiröz, İlçe Başkanı Necmi Demir ve yönetim kurulu üyeleri ile partililer karşıladı.
ANKARA´YI ANKARA YAPAN GENEL BAŞKANIMIZ
Ziyaretten dolayı teşekkür eden Necmi Demir, “Bildiğiniz gibi Ankara´yı Ankara yapan sayın Genel Başkanımız şuan aramızda. Programlarının yoğunluğuna rağmen bizlere zaman ayırdığı için kendisine teşekkür ediyoruz” dedi.
EN ÖNEMLİ SİYASİ VE HUKUKİ METİN ANAYASADIR
Bursa´ya Sosyal Demokrasi Derneğinin düzenlediği bir etkinliğe katılmak amacıyla geldiğini belirten CHP eski Genel Başkanı Murat Karayalçın, “Gerek İl Başkanımız gerek ilçe başkanımız burada böyle bir birlikteliğin olmasında yarar gördüklerini söylediler. Bende hem değerli İnegöl basın mensuplarıyla birlikte olmak için hem de sizleri selamlamak için ilçe binamıza gelmiş bulunuyorum. Genel merkez yöneticisi değilim. Biz zaten parti olarak da bu referandum için yapılan kampanya döneminde partili kimliğimizle ön plana çıkmama kararı almıştık. Evet, bir siyasi partiyiz, siyasetçileriz ama Türkiye´nin önündeki süreci bir parti sorunu olarak görmüyoruz. Bunu çok daha farklı bir biçimde değerlendirmenin gerekli olduğuna inanıyoruz. Siyasetçiler, siyasi partiler konuyu kendi bakış açıları itibariyle değerlendirmek yerine bizim için çok önem taşıyan bu konuyu Türkiye´nin geleceği açısından, Türkiye´nin demokrasisi açısından değerlendirmeli diye düşünüyoruz. Bir yurttaşın, bir sivilin herhalde yaşamı boyunca karşı karşıya olacağı en önemli süreçlerden birinin içindeyiz. Geleceğimizi şekillendirecek olan bir siyasi metin için oylamaya gidiyoruz. Yurttaş olarak tüzükler, yönetmelikle, yasalar çok sayıda siyasi ve hukuki metinlerle karşı karşıya kalıyoruz ama bana göre bir insanın karşı karşıya kalacağı en önemli siyasi ve hukuki metin anayasadır. Çünkü yaşadığımız topraklardaki, devlet örgütlenmesinin gücü, yaygınlığı, kullandığı yetkiler, üstlendiği görevler bir yandan bu anayasa metninin içinde açıklanmaktadır. Kamu gücünün nasıl kullanılacağı o anayasa metni içinde yer almaktadır. Öte yandan da bizlerin, yurttaşların, hepimizin ayrı ayrı haklarımız, özgürlüklerimiz bu anayasa metni içinde gösterilmektedir. O nedenle diyorum ki, en önemli metin, en önemi hukuki ve siyasi metin anayasamızdır. Şimdi buradan çok temel bir değişikliğin burada yapılması söz konusu. Bir referandum yapılacak. Ben burada hayır oyu kullanılması gerektiği inancını taşıyorum” diye konuştu.
ÜÇ GÜÇ TEK YERDE TOPLANIYOR
Üç gerekçeyle hayır oyu kullanacağını ifade eden Karayalçın, “Birincisi devleti yapılandıran güçlerin tek bir yerde toplanmış olmasıdır. Yasama, yürütme ve yargı gücü yürütmenin başındaki kişi tarafından çok büyük ölçüde doğrudan yada dolaylı bir biçimde kullanılacaktır. Ve bu vahim derece de yanlıştır. İnsanlık Amerikan ve Fransa devriminden bu yana yaşayarak, görerek, sınayarak, deneyerek güçlerin ayrı tutulmasının gerekli olduğunu anlamıştır. Devlet üç güçten oluşur. Yasama, yürütme ve yargı. İnsan soyu bu üç gücün ayrı tutulmasının, bunların birbirinden ayrı olmasının yaşayarak görmüştür. Demokrasi için, insan haklarının kullanımı için, yüksek yaşam standartlarının elde edilmesi için bu üç güç birbirinden ayrı tutulmalıdır. Ama şimdi 16 Nisan´da halkımızın önüne bu üç gücün birleştirilmesini öngören bir anayasa taslağı sunulmaktadır. Cumhurbaşkanına yasama gücü verilmektedir. Adının kararname olduğuna bakılmasın. Cumhurbaşkanlığı kararnamesi denilmektedir ama Cumhurbaşkanlığı kararnamesi kanundur. Cumhurbaşkanı seçilecek kişi oturuyor bir metin yazıyor, altını imzalıyor ve belirli bir alanda bu yasa gücüne ulaşıyor. Bunun mahkeme götürülmesi olanaklı, Anayasa Mahkemesine götürüyorsunuz. Kararname olsaydı, idari dava açardınız. Ama bu yasa olduğu için Anayasa Mahkemesine götürüyorsunuz. Bunun yasa olduğu oradan da belli. Anayasa Mahkemesi kararnamelere bakmaz, inceleme yapmaz. Anayasa Mahkemesi yasalara bakar. Anayasa Mahkemesinin büyük bir çoğunluğu da o metni yazan Cumhurbaşkanının tayin etmiş olduğu Anayasa Mahkemesi. Yargı memurlaştırılmaktadır. Yargıçlar, savcılar memur haline getirilmektedir. Aslında yargıçlar ve savcılar memur haline getirilirse, o ülkede adalet mülkün temelidir denilemez. O ülkede adaletin yansız bir şekilde dağıtılması beklenemez” dedi.
ÜLKENİN ÇOĞULCU YAPISI BOZULACAK
“İkinci nedenim, ülkenin zaten mevcut işleyişte yeterince sağlayamadığımız çoğulcu yapısının daha da bozulacak olmasıdır” diyen Murat Karayalçın, “Başbakanın yaptığı açıklamayı gazeteden okudum. Evet çıkması halinde siyasi partiler yasasında değişiklik yapılması gerektiğini söylüyor. Bence doğru söylüyor. Çünkü her rejimin kendisine denk düşen bir siyasi partiler yasası ve bir seçim yasası olacaktır. Şuanda uygulamaya çalıştığınız parlamenter sistemin siyasi partiler yasasıyla ve seçim yasasıyla, eğer 16 Nisan´da evet çıkarsa içine gireceğimiz yeni rejimin siyasi partiler ve seçim yasası birbirinden temel olarak çok farklıdır. Evet çıkması halinde dar bölgeye gidilecektir. Şuanda Türkiye´de 86 seçim çevresi var. İstanbul´a 3, Ankara ve İzmir´e 2, geri kalan illerimizde birer tane olmak üzere 86 seçim çevresi var. Eğer evet çıkarsa milletvekili sayısı 600´e çıkacağı için ülkede 600 tane seçim çevresi olacaktır. Ve her çevreden bir kişi seçilecektir. Bu çoğunlukçu sistemdir. Bir oy daha fazla alan kişi seçimi kazanacaktır. Dolayısıyla Türkiye´nin farklı renklerinin, farklı seslerinin TBMM´den temsil edilmesi söz konusu olamayacaktır. Bu yanlıştır” diye konuştu.
DEVLETİN BAŞINDAKİ KİŞİ PARTİLİ OLMAMALIDIR
Üçüncü nedeninin ise, partili Cumhurbaşkanının içine sinmemesi olduğunu ifade eden Karayalçın, “Ben bunu bir partinin genel başkanı için söylemiyorum. Ben mensubu olduğum partinin yani genel başkanımızın Cumhurbaşkanı olması söz konusu olsa da onun içinde ifade ediyorum. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin başındaki kişi, partili olmamalıdır. Silahlı Kuvvetlerimizin Başkomutanı partili olmamalıdır. Bu sürdürülemez, böyle bir şey olamaz. Bu fıtratımıza aykırı. Böyle bir yapıyı biz taşıyamayız. Bizim kültürümüzde cenazenin, Cumhurbaşkanının ve bayrağın ayakta ve cepheden selamlanması vardır. Ben bu kültürden geliyorum. Hepimiz bu kültürü benimsemiş insanlarız. Peki Cumhurbaşkanı partiliyse, hele de mensubu olmadığım bir partinin genel başkanıysa, ben onu nasıl ayağa kalkıp da cepheden selamlayacağım” şeklinde konuştu.
Son Güncelleme: 10.04.2017 09:46