Onkoloji Diyetisyeni Baş, kalın bağırsak (kolon) kanserinin Türkiye’de en sık görülen kanserler arasında 3. sırada yer aldığını bildirerek, “Sinsice ilerleyen ve erken dönemde hemen hiç belirti vermeyebilen, bunun aksine henüz polip halinde teşhis konulduğunda önlenebilen kolon kanserinde en çok obezite ve hatalı beslenme alışkanlıkları sorumlu tutuluyor. Öyle ki kanser oluşumunda beslenme alışkanlıkları yüzde 30-35 oranında etkili oluyor. Bu nedenle doğru beslenme alışkanlıkları edinmek çok önemli. Bol posalı beslenme tarzı kalın bağırsak sağlığının korunmasında ilk sırada yer alıyor. Bunun nedeni ise günlük beslenme planında her 10 gram posa tüketiminin kolon kanseri riskini yüzde 10 oranında azaltması” şeklinde konuştu.
“Günlük 25-35 gram posa alınmalı”
Yapılan çalışmalarda, az posa ile beslenen toplumlarda kolon ve rektum kanserinin daha sık görüldüğünü söyleyen Baş, “Yüksek posa içeren bir diyet ile beslenme, atık maddelerin sindirim sisteminden geçiş süresini azaltarak ve daha ağır, daha hacimli atık maddesi (dışkı) oluşturarak kanser riskini azaltıyor. Bunun yanı sıra bol posalı diyetlerin yağ içeriği genellikle daha az oluyor ve bu sayede de kolon kanserinden koruyucu özellik taşıyor. Yeterli posa tüketimini sağlayabilmek için günlük beslenmenizde 25-35 gram posa almanız gerekiyor” ifadesini kullandı.
Onkoloji Diyetisyeni Baş, günlük posa ihtiyacını karşılamak için neler tüketilmesi gerektiğini ise şöyle sıraladı: “Tam tahıllı ekmek tüketin, günde 1-2 porsiyon pişmiş sebze yemeğini düzenli olarak tüketin. Söğüş sebze veya salatayı en az iki ana öğününüze ekleyin. Haftada 2-3 kez kurubaklagil yemeyi ihmal etmeyin. Günlük olarak salata ve çorbalarınızı kurubaklagiller ile zenginleştirebilirsiniz. Sade makarna yerine kepekli makarnayı, pirinç pilavı yerine kepekli pirinç veya bulgur pilavını tercih edin. Günlük beslenmenize 1-2 yemek kaşığı buğday veya yulaf kepeği veya yulaf ezmesi ekleyin. Meyve de posa açısından zengin besinlerden. Yeterli meyve tüketenler yetersiz tüketenlere kıyasla kolon kanserinden daha fazla korunuyor. Dolayısıyla her gün meyve yemeye özen gösterin. Diyetinizin posa miktarını arttırmak için kabuğu ile tüketilebilen meyveleri çok iyi yıkayarak kabuklarıyla birlikte tüketmenizde fayda var. Kayısı, kırmızı erik ve incir gibi meyveleri, posa açısından zengin oldukları için özellikle kabızlık şikayetiniz varsa beslenmenize dahil edin. Bu durumda özellikle şekersiz kompostolarını tercih etmeniz, bağırsak faaliyetlerini arttırmada daha da etkili oluyor. Aşırı meyve tüketimi kolon kanseri açısından ek bir fayda sağlamaz dolayısıyla günde 2-3 porsiyon meyve tüketmeniz yeterli olacaktır.”
“Yeterli kalsiyum alımı kolon kanserinden koruyucu etki oluşturuyor”
Sarımsak içeriği yüksek olan diyetlerin kalın bağırsak kanserinden koruyucu etki gösteren kanıtların olduğunu belirten Baş, “Geleneksel beslenmemizde sıkça kullanılan bu çeşni verici sebzeye sofralarınızda biraz daha yer verin. Yeterli kalsiyum alımı kolon kanserinden koruyucu etki oluşturuyor. Belirlenen miktarlar kadar süt ve süt ürünleri günlük beslenme planınız içinde mutlaka yer almalı. Yetişkin bireyler için 2 bardak süt veya yoğurt ve 60 gr peynir tüketimi yeterli kalsiyum miktarını karşılıyor. Ergenlik dönemindeki gençlerin ise kalsiyum ihtiyaçlarını karşılamak için günde 2 su bardağı süt veya yoğurt, 120 gr peynir tüketmeleri gerekiyor. Kırmızı et tüketimi arttıkça kolon kanseri görülme riski yükseliyor. Bu nedenle kırmızı et tüketiminizin haftada 500 gramdan daha az olması gerekiyor. Eti pişirirken de yanmamasına dikkat edin, çünkü etin yanmasıyla ortaya çıkan kimyasallar (polisiklik aromatik hidrokarbonlar) kanser öncüsü moleküllerin oluşmasına katkı sağlıyor. Pişirme yöntemi olarak haşlama, ızgara veya fırında pişirme tekniklerini kullanın” açıklamalarını yaptı.
Sebzelere doğal rengini veren maddelerin, kanser öncüsü hücrelerin vücuttan uzaklaştırılmasına yardımcı olduğunu ve bağışıklık sistemini güçlendirici etki oluşturduğunu kaydeden Baş, “Bu sebeple günde 2-3 porsiyon salatayı sofranızdan eksik etmeyin. Salatalarınızın mevsim sebzelerinden oluşmasına ve olabildiğince çok renkte sebze içermesine özen gösterin. Salatalarınızın hem posa hem de protein içeriğini arttırmak için üzerine haşlanmış nohut, kuru fasulye, bulgur, mısır ve yarma ilave edin. Salam, sosis ve sucuk gibi işlenmiş et ürünlerinin üretimi sırasında renk ve ürün kalitesini korumak amacıyla kullanılan nitrit ve nitratlar kanserojen özellik taşıyor. Bu yüzden işlenmiş et ürünlerinin tüketiminden sakının. Yapılan çalışmalarda D vitamini yetersizliği olan kişilerde kolon kanseri sıklığının yüksek olduğu bildirilmiş. D vitamini düzeyinizin yeterli olup olmadığından emin olmak için tahlil yaptırmanızda fayda var. D vitamini yetersizliği söz konusu ise doktorunuzun tavsiyesiyle gerekli takviyeler alabilirsiniz” diye konuştu.
“Her 100 kişiden 30’u obez ve yaklaşık 35’i de fazla kilolu”
Onkoloji Diyetisyeni Baş, yapılan çalışmalara göre sigara içmenin birçok kanser türünde olduğu gibi kolon kanserinde de riski artırdığını vurgulayarak, “Dolayısıyla sigara içiyorsanız hemen bırakın, alkol kullanmıyorsanız başlamayın. Alkol tüketiyorsanız miktar ve sıklığını mutlaka azaltın. Türkiye Beslenme ve Sağlık Araştırması verilerine göre; her 100 kişiden 30’u obez ve yaklaşık 35’i de fazla kilolu. Obez veya aşırı kilolu olmak fiziksel aktivite alışkanlığından bağımsız olarak kolon kanserinin oluşumuna sebep olan risk faktörleri arasında da gösteriliyor. Sağlıklı ağırlığa ulaşmak için gerekli olan beslenme önlemlerini alın. Tek başınıza kilo veremiyorsanız hedef ağırlığınıza mutlaka bir uzman yardımı alarak ulaşın. Özellikle karın bölgesindeki yağlanmaya dikkat edin ve vücut yağ oranının azaltılmasını hedefleyen beslenme planı oluşturun” değerlendirmelerinde bulundu.
Goncagül Özcan